| Birisi onun eşcinsel olduğunu söylese şaşırmam ama senin eşcinsel olduğunu söyleseler şaşırırım. | Open Subtitles | لن أتفاجأ إذا قيل لي أنه شاذ لكن سأتفاجأ بشأنك لا داعي للتضخيم |
| eşcinsel olduğunu, televizyonda güreş seyrederken anlamış ereksiyon olmuş. | Open Subtitles | أدرك أنه شاذ عندما كان يشاهد المصارعة في التلفاز وأنتصب قضيبه |
| Ayrıca hepimiz o sıralarda senin eşcinsel olduğunu düşünürdük. | Open Subtitles | بالطبع, كلنا اعتقدنا أنك شاذ في الثانوية |
| Senin eşcinsel olduğunu söyledi bu yüzden kendini öldürmeye çalıştın. | Open Subtitles | قالت أنّك شاذ وهذ السبب في محاولتك لقتل نفسك |
| Notum, eşcinsel olduğunu anlamanı mı sağladı? | Open Subtitles | هل تخبرني بأن رسالتي جعلتك تلاحظ بأنك شاذ ؟ |
| Baştan eşcinsel olduğunu söyledin şimdi de uzaylıların seni kaçırdığını söylüyorsun. | Open Subtitles | في البداية اخبرتني انك شاذ والآن تخبرني انك خطفت بواسطة فضائيين |
| Bu abajurun çok çirkin olduğunu "düşündüğüm" gibi onun da eşcinsel olduğunu "düşünüyorum". | Open Subtitles | أنا أظن انه شاذ بنفس الطريقة التي تظن ان ذلك المصباح شنيع |
| Gil, eşcinsel olduğunu söylediğinde psikiyatriste gitmesi için ısrar etmiştim. | Open Subtitles | -عندما أخبرتني "غيل" أنها شاذة أصريت أن ترى أخصائي نفساني |
| Babam eşcinsel olduğunu fark ettiğinde on üç yaşındaymış. | Open Subtitles | أدرك والدي أنه شاذ عندما بلغ الثالثة عشر |
| Tin Man'in eşcinsel olduğunu öğrendiği gün gibi. | Open Subtitles | مثل عندما رجل القصدير إكتشف أنه شاذ |
| Maçoluk ve aile. Onun eşcinsel olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | الرجولة والعائلة فعرفتم أنه شاذ |
| Tüm bunlar, oğlum Bobby'nin eşcinsel olduğunu öğrendiğimde ona söylediklerimdi. | Open Subtitles | هذه كل الأشياء التي قلتها لإبني "بوبي" عندما اكتشفت أنه شاذ |
| Bana eşcinsel olduğunu söylediğinde, dünyam yerle bir oldu. | Open Subtitles | عندما أخبرني أنه شاذ تفكك عالمي |
| -Biliyor musun insanlar bu odayı görebilir ve senin eşcinsel olduğunu düşünebilir. | Open Subtitles | أتعلم إن رأى أحدهم الغرفة سيظن أنك شاذ |
| Tanıştığımıza sevindim. eşcinsel olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | يسرني لقاؤك لم أكن أعرف أنك شاذ |
| Rahat ol, baban eşcinsel olduğunu biliyor. | Open Subtitles | هدئ من روعك ، والدك يعلم أنك شاذ |
| eşcinsel olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | -لمَ؟ نحن على علمٍ أنّك شاذ . |
| Eğer giyim tarzın olduğunu bilmesem, eşcinsel olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | هل تعلم إن لم يكن للباسك غاية فأنا ظننت بأنك شاذ جنسيا |
| Doğru olmadığını biliyorum ama babam eşcinsel olduğunu düşündüğü sizde kalmama izin vermiyor. | Open Subtitles | اعلم أن هذا ليس حقيقياً, ولكن والدي لن يسمح لي بالمبيت عندك لأنه يعتقد انك شاذ |
| eşcinsel olduğunu biliyordun herhalde. | Open Subtitles | اكيد عرفتى انه شاذ |
| Bana eşcinsel olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرتني أنها شاذة |
| Senin eşcinsel olduğunu düşünürdüm hep. | Open Subtitles | أوه، هل هذا ابنك؟ لطالما ظننت أنك شاذة |
| bu eşcinseller bovling ligi olduğundan herkese senin eşcinsel olduğunu söyledim. | Open Subtitles | هذا دوري بولنع للمثليين فقط لذلك اخبرت الجميع انك مثلي الجنس |
| Sadece, Bay Manning'in neden savcıya ya da mahkemeye eşcinsel olduğunu açıklamadığını anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا مجرد محاولة لمعرفة لماذا السيد مانينغ لم قال المدعي العام أو هذه المحكمة بأنه مثلي الجنس. |
| Yani, gökkuşağı bilezikleri illa eşcinsel olduğunu göstermez. | Open Subtitles | الاساور الملونة لا تعني بالضرورة أن تكون شاذ |