| Gerçi tam olarak eczane sayılmazdı. Daha çok yem dükkanıydı. | Open Subtitles | في الواقع هي ليست صيدلية ، إنها أشبه لمتجر حيوانات |
| Evet, biri onu eczane otoparkında bırakıp korkmasını sağlayana kadar. | Open Subtitles | نعم، حتى شخص تركوه في موقف للسيارات صيدلية وانه استثنائي. |
| Eskiden orada eczane vardı. | Open Subtitles | كان هنالك صيدلية كبيرة مكانه عند الزاوية |
| Ama korkarım, gecenin bu geç saatinde, açık eczane bulamazsınız. | Open Subtitles | ولكنى اخشى ان الصيدلية مغلقة فى هذا الوقت المتأخر من الليل |
| Beni bir saat sonra eczane önünden alır mısın,lütfen? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تلتتقطنى من الصيدلية فى غضون ساعة من فضلك ؟ |
| Paranın alabileceği en iyi eczane uyuşturucusu. | Open Subtitles | كلّ هذا مقابل أفضل مخدر تحصل عليه من الصيدلية |
| Neyse, şehirdeki bir eczane soygunundan sonra polis peşimizdeydi. | Open Subtitles | على أيّة حال، الشرطة كانت تطاردنا أثناء عمليتنا لسرقة صيدلية في المدينة |
| Haberler iyi evlat. En sonunda şu sülükleri satan bir eczane bulabildim! | Open Subtitles | أخبار جيّدة يا بنيّ وجدت صيدلية لديها لعقات تمتص الدم الفاسد |
| Ve bana en yakın eczane ve Bahçe malzemeleri dükkanı nerede olduğunu Söyleyeceksin. | Open Subtitles | وتخبرني أقرب صيدلية ومخزن للأدوات الزراعية |
| Sokağın karşısında bir eczane vardı. | Open Subtitles | هناك صيدلية في الشارع المقابل أيمكنني شراء شفرة حلاقة بـ 20 دولار؟ |
| Adam yürüyen bir eczane. Herhangi bir şey olabilir. | Open Subtitles | هذا الرجل صيدلية متنقلة يمكن أن يكون أي شيء |
| Tamam, bana anahtarları ver. Buralarda bir eczane vardır herhalde. | Open Subtitles | حسنا, اعطني المفاتيح لابد ان هناك صيدلية في الجوار. |
| Cole'un eşkaline uyan biri bir eczane soymuş. | Open Subtitles | شخص ما يجاري وصف كول فقط الصيدلية المسروقة. |
| eczane kısmına girme izni, elbette ki, sınırlıdır, değil mi? | Open Subtitles | و لكن الدخول إلى الصيدلية أكيد أنه ممنوع ؟ |
| Tüm hastaların için eczane yenilemelerini yazdım. | Open Subtitles | لقد كتبت كل الادوية فى الصيدلية لصرفها لجميع مرضاك |
| ne bileyim, kuru temizleme, eczane.. | Open Subtitles | لا أعرف ، المصبغة ، بعض الأغراض من الصيدلية |
| Dinle, eczane bölümüne Pyxis konma konusundaki kurul toplantısında fikir beyan etmeni istiyorum. | Open Subtitles | اسمعني، أريدك أن تحاول ممارسة نفوذك على الإدارة أو على من يريد وضع آلةٍ لصرف الأدوية في الصيدلية |
| Yani, bir hastanede bir eczane, bu nosyon, yeni bir yenilik değil mi? | Open Subtitles | لذا فكرة الصيدلية في المشفى، أهو ابتكار جديد؟ |
| eczane bulmamız lazım. | Open Subtitles | إذاً ، كل ما علينا فعله هو أن نجد صيدليّة |
| Benden etrafı arayıp açık bir eczane bulmamı mı istiyorsun? Ben bir tane bulurum. | Open Subtitles | لإيجاد صيدليه ؟ |
| Clozapine, Clonazepam, Nortriptyline, Lithium. Dairesi tam bir eczane. | Open Subtitles | "كلوزوبين"، كلونَازابام"، "نوتروبتلين" "ليثيوم"، إنّ منزلها كصيدلية |
| eczane faturalarının vadesi doldu. Paranı dikkatli harcamalısın. | Open Subtitles | فواتير الصيدليات حان موعد سدادها يجب أن تقتصد |
| Ne isterse bulabiliyor. Herif yürüyen eczane resmen. | Open Subtitles | يُمكنك الحصول على ما تشائينه إنها أشبه بصيدلية جوّالة |
| Kime ihtiyacın varsa, radyoloji, solunum servisi eczane hepsi telefonda. | Open Subtitles | إنها هناك , أذا إحتجت مصلحه الاشعه تقنيي التنفس, الصيدليه |
| Weaver bizden eczane ve hastaneleri keşfetmemizi istiyor. | Open Subtitles | مالجديد ويفر يريدنا ان نستطلع المستشفيات والصيدليات |
| Lanet olası eczane. | Open Subtitles | انه مخزن ادويه لعين |