| İnsanlar eczanelerde aşı olmak için sıralara giriyorlardı ama aşıların bu yeni viruse karşı onları koruyabilecek doğru aşı olup olmadığını bilmeden. | TED | لشراء مطهر اليدين. وتقف الناس صفوفًا في الصيدليات ليأخذوا اللقاح، والذي لا يعلمون إذا كان هذا اللقاح يحميهم بالفعل من الفيروس الجديد. |
| Sağlık gıda malzemesi dükkanlarında, eczanelerde hap olarak satılıyor. | Open Subtitles | يبيعونه كحبوب في متاجر الطعام، الصيدليات |
| eczanelerde hazır testini satıyorlar. Temizsen son kuruşuna kadar ödeyeceğim. | Open Subtitles | يبيعون عينات الإختبار في الصيدليات إذا كنت نظيف سأعطيك كل مالك |
| eczanelerde düğün yapılabilir mi? | Open Subtitles | هل لديّ الصيدليات تسجيل زواجي؟ |
| Yerel eczanelerde satılmaktadır. | Open Subtitles | متوفر حصرياً في الصيدليات المحلية |
| Şimdi, bir aylık Fosamax kullanımı, dört pilül -- hap, eczanelerde 70 amerikan dolarına satılıyor. | Open Subtitles | شهر واحد من تناول "فوساماكس" أربع حبات تكلف 70 دولاراً في الصيدليات |
| eczanelerde test paketleri satılıyor. | Open Subtitles | يبيعون عينات الاختبار في الصيدليات. |
| Onları sadece eczanelerde satmıyorlar. | Open Subtitles | لا يبيعونهم في الصيدليات فحسب. |
| eczanelerde. | Open Subtitles | في الصيدليات |