| Bu ilacın hayat kurtarıcı olacağı kişiler ilaçlarını almaya devam edebilirlerdi. | TED | بالنسبة للأشخاص الذين كان الدواء بالنسبة لهم منقذاً للحياة مازال بإمكانهم أخذ علاجهم. |
| İlk araçlarını bir Ağustos günü gece yarısı fırlatsalar aynı gün kahvaltı vaktine kadar galaksiyi kolonize edebilirlerdi. | TED | في حال أرسلوا أولى سفنهم مباشرة بعد منتصف ليل الأول من أغسطس فإذاً، وقبل فطور اليوم ذاته، كان بإمكانهم استعمار المجرة. |
| Imha etmek için değil. Dışarıda da edebilirlerdi. | Open Subtitles | بالتأكيد ليس لتدميرنا كان بإمكانهم تدميرنا بالخارج |
| Bunu fark edebilirlerdi. Ama tek yapabileceğim buydu. | Open Subtitles | كان يمكنهم أن يكتشفوا العرقلة ولكن هذا كان كل ما استطيع فعله. |
| Kendi devletlerini kurmak için topraklarin büyük bölümünü kabul edebilirlerdi. | Open Subtitles | كان يمكنهم أن يقبلوا أغلب الأرض ، دولّتهم الخاصة |
| Kontrol edebilirlerdi. | Open Subtitles | كان بإمكانهم التأكد من صحة ذلك |
| Onu geri çevirdiler. Ona yardım edebilirlerdi. | Open Subtitles | لقد استبعدوها كان بإمكانهم مساعدتها |
| Gecenin bir vakti değildi. Al Capone'u bile takip edebilirlerdi. Bu bile sorun olmazdı. | Open Subtitles | وكان ضوء النهار ينير هذا الشارع المزدحم كان بإمكانهم اللحاق بـ(آل كابون) |
| Sana yardım edebilirlerdi. | Open Subtitles | كان بإمكانهم مُساعدتكِ. |