| Ama bu bir yalandı, üstelik tek kelime bile edemedim. | Open Subtitles | ولكن تلك كذبة وايضا لم أستطع التحدث على اي حال |
| Seni bulduğum zaman dönmen konusunda seni ikna edemedim beni dinlemiyordun. | Open Subtitles | حسنا عندما التقيتك لم أستطع إقناعك بالعودة لقد كنت غير منطقيا. |
| Ama kalan son bir kaç ayında ona bir kaç kelime bile edemedim. | Open Subtitles | بعد اشهر قليلة رحل لم أستطع تقديم نفسي بأن أقول له أي شيء |
| Ne kadar denersem deneyeyim, onları asla bir klima almaya ikna edemedim. | TED | وعلى الرغم من محاولتي بأقصى، أقصى ما يمكن، لم أتمكن أبدًا من إقناعهما بشراء واحد. |
| Onu gelmeye ikna edemedim. Yemek önce gelir. | Open Subtitles | لم استطع اقناعها بالمجىء معنا العشاء عندها يأتى اولا |
| Ben bir türlü yolun ortasında elinde kurbağa tutan şu kızı düşünmeden edemedim. | Open Subtitles | لم أستطع التوقف عن التفكير بتلك الفتاة التي تحمل علجوماً في وسكط الطريق |
| Onları bulunca ölümcül bir fasılaya sebep olma korkusuyla müdahale edemedim. | Open Subtitles | عندما عثرت عليهم، لم أستطع التدخل خوفاً من إحداث مقاطعة قاتلة |
| Bağışlayın, kulak misafiri olmadan edemedim. | Open Subtitles | معذرة, لكن لم أستطع منع نفسي من سماعِكُنْ |
| Onu görmeden edemedim, ve aralarda benim de içeri girmeme izin verdi. | Open Subtitles | لم أستطع التوقف عن مقابلتها ووضعتني حاجزاَ في طريقهما |
| Memur Miglioriti için bile rahatsız edemedim onu. | Open Subtitles | لم أستطع ازعاجه حتى من أجل الضابط ميجليوريتى |
| O büyük bir yıldız. İkna edemedim. | Open Subtitles | والآن، بعدما صار نجماً كبيراً، لم أستطع التفاهم معه. |
| Elbette, buna itiraz edemedim çünkü öyle değerlendirildiğinden haberdar değildim. | Open Subtitles | بالطبع, لم أستطع أن أجادلهم بهذا الشأن لأنني لم أعلم عنه شيئاً. |
| Sağ gözümle verileri takip edemedim. Sol gözüm ağır bastı ve herşeyi berbat etti. | Open Subtitles | لم أستطع الحفاظ على بيانات عيني اليمنى مركزة ظلت عيني اليسرى تتولى الوضع وتفسد كل شيء لسبب ما |
| Fransız hükümeti tarafından en yüksek sivil onura layık görüldüm, ki bu sıfatı şimdiye kadar telaffuz edemedim. | TED | لقد منحت أعلى وسام شرف مدني من قبل الحكومة الفرنسية، و الذي لم أتمكن على الإطلاق من نطق اسمه حتى الآن. |
| Ama hayat şartları yüzünden, devam edemedim. | Open Subtitles | و لكن لظروف معينة مررت بها لم أتمكن من مواصلة تعليمي |
| Sınıra doğru giderken daha önce kimsenin hayatımı kurtarmadığını... düşünmeden edemedim. | Open Subtitles | عندما كنت ذاهباً للحدود لم استطع أن اتوقف عن التفكير بأن لم يسبق لاأحد أن انقذ حياتي من قبل |
| Ama kendimi iyi ifade edemedim. | Open Subtitles | لكني لم أستطيع التعبير عن مشاعري بشطل صحيح |
| Dün gece ne kadar uğraştıysam da bir türlü dua edemedim. | Open Subtitles | لكنأنتبهلهذا. الليلة الماضية حاولت بكل قوة ولم أستطع أن أصلي صلواتي |
| Çünkü bana en çok ihtiyaçları olduğu zamanda onlara yardım edemedim. | Open Subtitles | لاني لم اتمكن من مساعدتهم عندما احتاجوا المساعدة |
| Beni erkek arkadaşın olarak tanıttığını fark etmeden edemedim. | Open Subtitles | تعرفين ,لا يسعني المساعدة فقط أن ألاحظ أنتي قدمتني كانني رفيقك |
| Ona yardım edemedim. Size de nasıl yardım edebilirim bilmiyorum. | Open Subtitles | لم أستطِع مساعدتها، لا أعرف كيف يمكنني مساعدتكم |
| Gerçeklerin, fantezimden ne kadar farklı olduğunu düşünmeden edemedim. | Open Subtitles | لا يسمحون لها بالنوم في الداخل هي أيضاً لم يسعني إلا التفكير في مدى اختلاف واقعي عن تخيّلاتي عندما كنت في الغيبوبة |
| Yardım edemedim ama kötülüğe karşı savaştım. | Open Subtitles | لم أكن أستطيع المساعدة ولكني قاتلت ضد الشر |
| Ona iyi durumda olduğumu ve çalışmaya hazır olduğumu söylemek istedim. Ama tek kelime bile edemedim. | Open Subtitles | أردت إخباره بأني جاهزة ومستعدة للعمل، لكنّي عجزت عن نطق كلمة. |
| Hayatımı kurtardığın için doğru düzgün bir teşekkür edemedim sana. | Open Subtitles | ولم تسنح لي الفرصة المُناسبة لشكركِ على إنقاذ حياتي. |