| Ve Amazonlardan sadece efsanelerde değil, eski tarihi belgelerde de bahsedilmişti. | TED | وأن الأمازونيات ذُكرن في أحداث تاريخية أيضًا وليس فقط في الأساطير. |
| Büyük kısmı keşfedilmemiş, düzgünce anlaşılamamış ve efsanelerde yer almış. | TED | وهي غير مكتشفة تمامًا، مبهمة وتحوم حولها الأساطير. |
| Hayatlarını domine eden bazı efsanelerde cevaplar bile bulmuşlardı, her ne kadar gerçeğe | TED | حتى أنهم وجدوا الإجابات مثل الأساطير التي سيطرت على حياتهم ولكن لا تقود بعد |
| Gerçi, efsanelerde zaten her şey abartı değil midir, cesaret bile. | Open Subtitles | لكن حينها تميل الاساطير الى المبالغه في كل شيء حتى الشجاعه |
| efsanelerde bahsedilen bu büyüklükteki bir selin tüm insanlığı yok etmesi gerekirdi. | Open Subtitles | فيضان كالذي وصف بالأساطير يبدو أنه كان مدمرا للإنسانية |
| Benzer bir hikâye eski efsanelerde de anlatılır. | Open Subtitles | نفس الحكاية تم توقعها* *بالأسطورة الغابرة |
| efsanelerde masasının altında bir cüce tuttuğu ve bu cücenin geleceği gördüğüne inandığı söylenir. | Open Subtitles | تقول الأسطورة أنه كان يحتفظ بقزم تحت طاولته و كان يعتقد أن هذا القزم عراف بارع |
| Hayır. Çoğunlukla söylenenin tam tersi, efsanelerde ve her türlü irrasyonel düşünce modellerinde, test edilebilirlik geneldir. | TED | لا. عكس ما يقال غالباً، قابلية الإختبار مشتركة في الأساطير وجميع أنواع الوسائط الأخرى الغير عقلانية في التفكير. |
| Dişli Vajina dünyanın dört bir yanında, ...farklı kültürlere ait efsanelerde karşımıza çıkar. | Open Subtitles | المهبل المسنّن يظهر في علم الأساطير والعديد من الثقافات المتنوّعة في جميع أنحاء العالم |
| "Bu efsanelerde anlatılanlar, hemen hemen hep aynıdır. | Open Subtitles | وفي هذه الأساطير تكون القصة دائماً نفسها |
| Mızrağın tamamı efsanelerde olduğuna göre parça parça aramamıza gerek kalmadı. | Open Subtitles | بما أن الرمح كاملًا مع الأساطير فلن نضطرّ لمطاردة قطع بعد الآن. |
| Adı sadece efsanelerde geçiyor. | Open Subtitles | ومن ثمّ، فهو يحدث في الأساطير وحسب. |
| efsanelerde, cinnet geçirir ve kendisini yaratan kişi tarafından yok edilmelidir. | Open Subtitles | في الأساطير, فإنه يفسد الأرض... ويجب تدميره بواسطة من صنعه. |
| Yaratıkla ilgili efsanelerde bazıları ona dönüşen der. | Open Subtitles | ... الأساطير حول المخلوق البعض يطلق عليه مقتمس الهيئات |
| Yo, yo. Bazı efsanelerde gerçeklik payı var tabii ki. | Open Subtitles | -كلا، هناك بعض الأساطير التي بها بعض الحقيقة |
| Yıllardan beri efsanelerde cesur şövalyeler, korkunç canavarlar büyüleyici kızlar ve gizemli amaçlar süregelmiştir | Open Subtitles | كما تقول الأساطير - وسحرة اشرار- وأعمال اخرى جادة تافهة. |
| efsanelerde böyle yaratıklardan bahsedilir. Onlara "gölgeler" denir. | Open Subtitles | الأساطير القديمة تتحدث عن مخلوقات كهذه "يطلق عليها "الظلال |
| Söylenti ve efsanelerde geçen Thernler'e ait tüm ihtimalleri gözden geçirdim. | Open Subtitles | عن طريق الاساطير والاشاعات بحثاً عن ادلة عن الثيران |
| Sanırım bazı efsanelerde az da olsa gerçeklik payı var. | Open Subtitles | أنا لم اسمع بتلك القصة. حَسناً، أَحْزرُ بَعْض الاساطير قد تكون حقيقةِ. |
| Yüzüklerin Efendisi, kökleri antik efsanelerde ve günümüzde olan güçlü bir hayalin ürünüdür. | Open Subtitles | إن "سيد الخواتم" عمل يعبّر عن خيال حيّ ومتأصل بالأساطير الغابرة والحياة الحديثة |
| Soyun efsanelerde anlatılır. | Open Subtitles | قيل أن سباقك مره بالأسطورة |
| efsanelerde bahsedilen uçan at... | Open Subtitles | تقول الأسطورة أنّ ذلك الحصان استطاع الطيران |