| Finansal servis sektöründe efsaneler ve bu efsaneleri cüceleştiren devler vardır. | Open Subtitles | في عالم الخدمات المالية هناك أساطير وهناك عمالقة يجعلون الأساطير كالأقزام |
| Bu çizgi roman kahramanları, çağdaş efsaneleri oluşturuyorlar. | TED | أنهم أساطير حديثة، أبطال الكتب الهزليه ،هؤلاء. |
| Diğer insanların ve hayvanların şekline girebilen yaratık efsaneleri. | Open Subtitles | أساطير عن مخلوقات يمكنها تغيير شكلها إلى حيوانات أو إلى أشخاص |
| Gallifrey'in tüm efsaneleri öylesine kusursuz gelmişti ki. | Open Subtitles | لكن كل تلك الأساطير عن جالفري جعلته يبدو مثالياً جداً |
| Bu efsaneleri birkaç yüzyıl önce kendimiz başlattık. | Open Subtitles | لقد كانت بدايتنا كلها أساطير منذ قرون عديده مضت |
| Biliyor musun, deniz kızı efsaneleri de oradan doğuyor. | Open Subtitles | هل تعلم أن هذا حيثما نشأت أساطير حورية البحر |
| Tarihin sayfalarının zaman içerisinde yanıp kül olduğu anda bir gün futbol efsaneleri doğdu. | Open Subtitles | ثمّة أيام يُسطر فيها ،التاريخ على نسيج الزمان الأيام التي يولد فيها أساطير كرة القدم |
| Hani şu kızılderili efsaneleri parçalarını? Sonsuza kadar süren. | Open Subtitles | التي كانت عن مقتطفات أساطير الأمريكيين الأصليين؟ |
| Bir zamanlar güney pasifik efsaneleri dev midyeleri deniz tabanında masum dalgıçlara tuzak kurmak için pusuya yatan insan yiyenler olarak tanımlardı. | TED | تصف أساطير منطقة جنوب المحيط الهادئ المحّارات العملاقة على أنها آكلات للبشر وبأنها تقبع في قاع البحار بانتظار الانقضاض على الغواصين غير المدركين لهذا الخطر. |
| Hokeyin efsaneleri vardır. | Open Subtitles | للهوكي أساطير وأسطورته الجديدة |
| Uzun zaman öncesine ait Mars efsaneleri anlatılır. | Open Subtitles | هم يخبروا عن أساطير للمريخ منذ وقت طويل |
| Aslında Yunan efsaneleri'nin yeniden anlatımları bütün o süper kahramanlar Herkül rolünde: | Open Subtitles | إنها تتحدث بشكل أساسي عن الأساطير الإغريقية مع كل الأبطال العظماء الذين يتحدون هيرقل |
| Gallifrey'in tüm efsaneleri öylesine kusursuz gelmişti ki. | Open Subtitles | لكن كل تلك الأساطير عن جالفري جعلته يبدو مثالياً جداً |
| efsaneleri araştırıyoruz ama hala fazla bir şey bulamadık. | Open Subtitles | ظللنا نبحث فى الأساطير ولكن لم نجد الكثير لنستمر |
| Çoğu insan mitleri ve efsaneleri sorunlarla karıştırır. | Open Subtitles | الناس كثيرا ما تخلط بين أصحاب القدرات مع النظريات و الأساطير |
| Varsayılana göre Hristiyanlık öncesi Avrupa hakkındaki efsaneleri barındırıyor. | Open Subtitles | يمثلُ السجلاتَ الظاهرة في الأساطير الأوروبيّة ما قبل المسيحيّة |
| Apaçi efsaneleri, burada yerleşmiş kötü ruhlardan ve gökten inip çocukları kaçırdıklarından söz eder. | Open Subtitles | اسطورة اباتشي تخبر الارواح الشريرة التي ترددت على هذا المكان, للهبوط من السماء وخطف كفل غافل. |
| efsaneleri kullanmalıyız. Onlardan müthiş malzemeler çıkarabiliriz. | Open Subtitles | علينا ان نصنع الاساطير يجب ان يكون هناك حفلات صاخبة |
| Anasazi ve Hopi efsaneleri insanların sandığından daha eskidir. | Open Subtitles | اساطير الـ انسازى وقوم الهوبى انهم اقدم مما يظن الناس |
| efsaneleri gerçeğe dönüştürüp | Open Subtitles | حولنا الاسطورة إلى حقيقةِ |
| Ölümsüz Silahlar hakkında anlattıkları hikâyeleri ve efsaneleri dinleyerek geçirdim. | Open Subtitles | أتدرب مع المعلمين من كل الأصناف، وأستمع إلى قصصهم وأساطيرهم عن الأسلحة الخالدة. |
| Bekle, eskiden kamp ateşinin etrafında oturup Emmet'in anlattığı hikayeler ve efsaneleri dinlerdik. | Open Subtitles | مهلاً، أتذكر أننا عهدنا الجلوس (حولنارالمُخيّم،و(إيمت... كان يقصّ علينا قصصاً عن أيّما مكانٍ نكُن فيه متواجدون، وثمّة قصّة عن (الأمازون). |
| Öncüsü olduğumuz yerde kaldığımızda başarılı olduğumuzu biliyoruz. Bu yüzden kasti eksiklikler yaratılış efsaneleri içine yerleştirilmiştir. | TED | نحن نعلم بأننا نزدهر عندما نبقى في قطار التنمية خاصتنا، و هذا هو السبب في أن النقص المتعمد يكمن في صناعة الخرافات. |