| Amerika'da bol bulunur, ve ekonomimizin büyümesine yardım eder. | TED | أنه متوفر هنا في أمريكا، وهو يساعد إقتصادنا على النمو. |
| - Bu çok büyük para. - Evet. ekonomimizin yüzde kaçını temsil ediyor? | Open Subtitles | وعلى فكرة،ماهى نسبته المئوية في إقتصادنا القومى؟ |
| Örneğin, yakın zamanda Motion Pictüre Association ekonomimizin bir yılda telif hakkı hırsızlığından dolayı 58 milyar dolar kaybettiğini açıkladı. | TED | على سبيل المثال ً أظهرت نقابة الأفلام السينيمائية مؤخرا أن إقتصادنا يخسر حوالي 58 بليون دولار سنوياً بسبب سرقات حقوق الملكية الفكرية |
| Bu bütün ekonomimizin bizi zorladığı şeydir, sol köşedeki grafikte gösterildiği şekilde; hokey sopaları | TED | هذا مايقوم عليه اقتصادنا الكلي بإقحامنا به وفرضه وموضح على وجه الخصوص بتلك الزاوية اليسارية مضارب الهوكي |
| Sanayi devriminin aksine, yeni ekonomimizin devleri yeni iş olanakları sunmuyor. | TED | وعلى النقيض من الثورة الصناعية، عمالقة اقتصادنا الجديد لايقومون بإيجاد فرص عمل جديدة متعددة. |
| Dolaylı yoldan ekonomimizin istikrarını etkiliyormuş. | Open Subtitles | وبشكل غير مباشر أثر على استقرار اقتصادنا |
| Kendi küçük ölçekli işletmemi kurdum. ekonomimizin belkemiği onlar sonuçta. | Open Subtitles | لقد تحولت إلي العمل لصالحي ، فالعمل الخاص هو عمود الإقتصاد |
| Taşı bir tarafıma koydum ve küresel ekonomimizin nasıl işlediğini anlamak için yöneticiler, uzmanlar, bilim adamları, ekonomistlerle konuşarak yeni bir öğrenme macerasına çıktım. | TED | وضعته جانبا وبدأت رحلةً جديدة ً من التعلم، تحدثتُ مع رؤساء تنفيذين وخبراء وعلماء وخبراء اقتصاديين لأفهم كيف يعمل إقتصادنا العالمي. |
| Doğanın mevsimlerini... ister istemez kabulleniyoruz... ama ekonomimizin mevsimleri canımızı sıkıyor. | Open Subtitles | هو أن نرحب بما لا يمكن إيقافه... وهي فصول الطبيعة... لكن تزعجنا فصول إقتصادنا |
| ekonomimizin Zorin gibi yatırımcılara ihtiyacı var. | Open Subtitles | إقتصادنا يحتاج لمستثمرين مثل السيد "زورين |
| Küreselleşmiş ekonomimizin bir nevi öncüsüydü. | Open Subtitles | لقد كانت سلفاً لعولمة إقتصادنا |
| Burada problem, ekonomimizin yavaşlıyor olması. | Open Subtitles | المشكلة أن إقتصادنا يتباطأ |
| İklim değişikliğiyle etkin bir şekilde baş etmemiz için ekonomimizin çoğunun fosil yakıtlara bel bağladığını kabul etmeliyiz. | Open Subtitles | إن كنّا سنواجه التغير المناخي ،بشكل مؤثر ،علينا البدء بالاعتراف بأن أكبر اقتصادنا مبني على الوقود الحفريّ |
| Bu ekonomimizin sürdürülemez olduğu anlamına geliyor. | TED | ما يعنيه هذا أن اقتصادنا غير مستدام. |
| Bu, bana yapacağımı hiç düşünmediğim bir karar aldırdı: bireysel yelkencilik sporunu arkada bırakmak ve hayatımda karşılaştığım en büyük zorluğa odaklanmak: küresel ekonomimizin geleceğine. | TED | وجعلني أتخذُ قرارا لم أتوقع أنني يوما ما سأقوم باتخاذه: وهو أن أترك رياضة الإبحار المنفرد خلفي وأركز على أعظم تحدي يمكن أن أواجهه: مستقبل اقتصادنا العالمي. |
| Ciddi şirketler ekonomimizin kaynağıdır, emekliliğimizin kaynağıdır ve gerçekten dünyanın her yerinde böyledir, daha fazla para kazanmaları için ayrılmamaları gerekir. | TED | الشركات الجادة والتي تمول اقتصادنا وتموّل صندوق التقاعد الخاص بنا، والتي تجعل العالم يمضي قدماً بالفعل يحتاجون للمثابرة لجني المزيد من المال. |
| Küresel ekonomimizin büyümesi duruyor. | TED | اقتصادنا العالمي توقف عن النمو |
| Daha ne kadar oturup ekonomimizin zayıflamasını izleyeceğiz... | Open Subtitles | إلى متى سنجلس ونراقب اقتصادنا ينهار.. |
| ekonomimizin belkemiği. O işi kabul etmeyeceğim, tamam mı? | Open Subtitles | عمود الإقتصاد أنا لن أقبل هذه الوظيفة ، حسناً؟ |
| Biliyorum burada bulunanlardan bazılarınız bundan daha büyük kıymete sahip -- (Gülüşmeler) kişisel olarak, bizim ülke ekonomimizin toplamından. | TED | وأنا أعرف إن بعض الموجودين هنا لهم قيمة أكبر -- (ضحك) بشكل فردي أكثر من الإقتصاد الكلّي في بلدي. |