| Adli tıp uzmanı bazı lifler bulmuş, görünüşe bakılırsa katil eldiven takıyormuş. | Open Subtitles | الطبيب الشرعي عثر على أنسجة يبدو أن الشخص الذي أطلق النار كان يرتدي قفازات |
| Adli tıp uzmanı bazı lifler bulmuş, görünüşe bakılırsa katil eldiven takıyormuş. | Open Subtitles | الطبيب الشرعي عثر على أنسجة يبدو أن الشخص الذي أطلق النار كان يرتدي قفازات |
| Bunu bırakan eldiven takıyormuş | Open Subtitles | من اوقع هذا, لا بد وانه كان يرتدي قفازات |
| Pekala gizemli olay yeri incelemecimiz, mekanın iç kısmını incelerken muhtemelen eldiven takıyormuş ama dış kısmı incelerken bir şeyi unutmuş. | Open Subtitles | إذاَ رجلنا الغامض لتحقيق مسرح الجريمة ربما كان يرتدي قفازات فيما كان يجري العملية في الداخل |
| Smith de o gece eldiven takıyormuş. | Open Subtitles | والحارس "سميث" كان يرتدي قفازات في تلك الليلة |
| Smith de o gece eldiven takıyormuş. | Open Subtitles | والحارس "سميث" كان يرتدي قفازات في تلك الليلة |
| Araba kullanırken eldiven takıyormuş. | Open Subtitles | إنه يرتدي قفازات للقيادة |
| eldiven takıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يرتدي قفازات. |