| Şimdi de ben buna Dünya'yı ele geçirme görünüşü diyeceğim. | Open Subtitles | اه. الان، هذا ما اسميه الشكل المناسب للسيطرة على العالم. |
| Ve etanol hakkında dinlediğiniz önceki konuşma, bana göre, mısırın son zaferidir. Bu -- (alkışlar) mısırın dünyayı ele geçirme planlarının bir parçası. | TED | والحديث الذي سمعتموه باكرا اليوم عن الإثانول لي هو الانتصار الأخير للذرة ضد المنطق السليم إنه جزء من خطة الذرة للسيطرة على العالم |
| ele geçirme büyüleri, ele geçirilenler için ölümcüldür. | Open Subtitles | تعاويذ الاستحواذ تكون دائما مميته للأشخاص الذين يُستحوذ عليهم |
| Evet, eşyalarımı topluyorum ve dünyayı ele geçirme planımın üzerinde çalışıyorum. | Open Subtitles | نعم , فقط احزم حقائبي واعمل على خطتي للهيمنة على العالم |
| Devre arası şovu için, Saddam ve Elektrikli Iraklılar, ve karşınızda düşmanca ele geçirme. | Open Subtitles | صدّام) والعراقيون المكهربون) في تحية للاستيلاء العدواني |
| - Hey. - Bu o ele geçirme için mi? Ele geçirmek demeyelim. | Open Subtitles | مرحباً , الأمر بخصوص استيلاء الأهالي على المدرسة؟ |
| ele geçirme ve yok etme operasyonuydu. | Open Subtitles | كان من المُفترض الإستيلاء و تدمير العملية |
| Aileni ya da ailenin onurunu ele geçirme niyetinde değildim. | Open Subtitles | أقول لك ليست لدي النية للإستيلاء على عائلتك أو شرفها |
| Bu ele geçirme savaşının diğer ucundaki adamla yaşadığım için. | Open Subtitles | لأنني الآن على علاقة بالجانب الآخر من هذه المعركة |
| Hem de nasıl, Cadılar Konseyi dünyayı ele geçirme planımı bana böyle itiraf ettirmişlerdi. | Open Subtitles | جيداً بتلك الطريقة أوقع بي مجلس السحره للإعتراف بمخططي للسيطرة على العالم |
| Ellerindeki silahı durdurmanın bir yolunu bulamazsak National City'i ele geçirme plânımızı bir kez daha düşünmek zorunda kalabiliriz. | Open Subtitles | حتى نجِد طريقة لإيقافِ هذا السلاح لربما علينا إعادة التفكيرِ بجدولِنا للسيطرة على المدينة. |
| Rus sürüsünü ele geçirme planımızı da o zaman yaptık. | Open Subtitles | وتكلمنا لأول مرة عن خطتنا للسيطرة على القطيع الروسية |
| Sally, ele geçirme yok bak! Ciddiyim! | Open Subtitles | سالي , لا مزيد من الاستحواذ أنا جاد |
| Yâni, bir ele geçirme için çok da büyük bir dönüşüm sayılmaz. | Open Subtitles | إذن فهو أقرب إلى الاستحواذ من التحوُّل. |
| Şeytani ele geçirme? | Open Subtitles | الاستحواذ الشيطاني؟ |
| En azından bana dünyayı ele geçirme planlarını anlatsan. | Open Subtitles | أخبرني على الأقل تفاصيل مؤامرتك للهيمنة العالمية |
| Dünyayı ele geçirme planlarını suya düşürebildin mi? | Open Subtitles | هل احبطت خطتها للهيمنة العالمية ؟ |
| Türkler buradan galip çıkarsa tüm İtalya'yı ele geçirme yolunda önemli bir askeri üs kazanmış olacaklar. | Open Subtitles | إن انتصر الأتراك هنا هذا سيمنحهم فرصة كبيرة للاستيلاء على (إيطاليا) بأكملها |
| Nassau'yu ele geçirme işinde beraberiz diyelim. | Open Subtitles | وأننا شركاء في مشروع للاستيلاء على (ناسو) وتطويرها |
| Bartholomew'un gücü ele geçirme hırsı saygısızlıktan başka bir şey değil! | Open Subtitles | استيلاء بارثميليو الضعيف على السلطه كان لاشئ عدى قلة احترام |
| Bu düşmanı ele geçirme. | Open Subtitles | هذا استيلاء عدواني. |
| Fakat telgraf istasyonunu ele geçirme emriniz hâlâ geçerli. | Open Subtitles | الإستيلاء والإحتفاظ بمركز البريد |
| Jessica'yla çalışmak firmayı ele geçirme fikrini değiştirir diye düşünüyordum. | Open Subtitles | سيغيّر رأيك حول الإستيلاء على الشركة |
| Bir planın vardı, kaptan. Gemimi ele geçirme planı ve işe yaramadı, sen de beni alabileceğini mi düşündün? | Open Subtitles | لقد كانت لديك خطة للإستيلاء على سفينتي لكنها فشلت، و لآن تُخال بمقدورك إخطتافي؟ |
| Bu ele geçirme savaşının diğer ucundaki adamla yaşadığım için. | Open Subtitles | لأنني الآن على علاقة بالجانب الآخر من هذه المعركة |