"elinden geleni yapıyor" - Translation from Turkish to Arabic

• يبذل قصارى جهده
• يفعل ما بوسعه
• تفعل كل مابوسعها
• تفعل ما بوسعها
• تفعل ما في وسعها
• تبذل أقصى ما لديها
• وسعه
• يفعلون ما بإمكانهم
• يبذل أقصى جهده
• يقوم بأفضل ما لديه
• ما في وسعهم
• جهدها

Ama elinden geleni yapıyor.
لكن,أتعلمين,إنه يبذل قصارى جهده

Babam onunla iletişime geçebilmek için elinden geleni yapıyor ama bu da onun için zor bir durum.
وابي يفعل ما بوسعه ليتصل معها ولكن صعب عليه جدا

Audrey artık Mara ve şu anda Mara bu kasabayı yok etmek için elinden geleni yapıyor.
أودري هي مارا الان ومارا الان تفعل كل مابوسعها لتعمل على تدمير هذا المكان

Beyefendi, lütfen böyle yapmayın. O, elinden geleni yapıyor.
سيدي، أرجوك لا تجعلها تفعل لك إنها تفعل ما بوسعها

Bu iş için özel bir ekip var mı? polis elinden geleni yapıyor kaynakları biraz sınırlı olabilir.
أفهم ولكن الشرطة تفعل ما في وسعها بالمصادر المحددة الموجودة علي الجزيرة

CTU bunu engellemek için elinden geleni yapıyor.
الوحدة تبذل أقصى ما لديها للحول من حدوث هذا

Olabildiğince hızlı davranmak için elinden geleni yapıyor.
انه يبذل قصارى جهده لمضاعفة السرعة.

Herkes elinden geleni yapıyor Jack.
الجميع يبذل قصارى جهده

elinden geleni yapıyor o.
انه يبذل قصارى جهده

- elinden geleni yapıyor.
-انه يبذل قصارى جهده

Ama Bernie yardım edebilmek için elinden geleni yapıyor.?
ولكن "بيرني" يفعل ما بوسعه لكي يساعدنا، حسناً ؟

elinden geleni yapıyor.
إنه يفعل ما بوسعه

Herkes elinden geleni yapıyor.
المرء يفعل ما بوسعه

Audrey artık Mara ve şu anda Mara bu kasabayı yok etmek için elinden geleni yapıyor.
اودري هي مارا الان وحاليا مارا تفعل كل مابوسعها لتدمير هذا المكان

Beni düzeltmek için de elinden geleni yapıyor.
إنها تفعل ما بوسعها لإصلاحي أيضاً

Eric, iki işte çalışıyorum. Anne elinden geleni yapıyor.
إريك) أنا أعمل في وظيفتين) أمّكَ تفعل ما في وسعها

Annemiz elinden geleni yapıyor!
أمي تبذل أقصى ما لديها! اتصلي بأبي، يا أمي.

Beynimiz organize olabilmek, ve buna bir uyum getirmek için elinden geleni yapıyor. Fakat çok başarılı olamıyor.
و يبذل المخ ما في وسعه لتنظيم و ليعطي نوع من الترابط لكل هذا. و لكنه لا ينجح بما يكفي.

Hükümet onu bulmak için elinden geleni yapıyor.
إنهم يفعلون ما بإمكانهم لإيجاده

elinden geleni yapıyor.
-أنه يبذل أقصى جهده

Hey, Hallelujah elinden geleni yapıyor.
لحظة، (هالالويا) يقوم بأفضل ما لديه هنا.

Polis işlerini zorlaştırmak için elinden geleni yapıyor.
ونحن عِنْدَنا الشرطة تَعْملُ كلّ ما في وسعهم للجَعْل الأمر صعباً.

Kız kardeşini hayata bağlamak umuduyla elinden geleni yapıyor.
إنها تبذل كل جهدها لرعاية أختها وبث الاهتمام في حياتها