| Şey, Elspeth yerel... bulması kolay. | Open Subtitles | حسنا ان كان إيلسبيث هذا محلي من السهل تعقبه |
| Kevin Elspeth hakkında bilgi verenin senolduğunuanladım. | Open Subtitles | من أعطى التلميح لغيرغسون عن إيلسبيث اليوم مونتكليف وإكوبان.. |
| Bugüne kadar Kevin Elspeth'i, koruma altındaki bir tanık ve New York şehrinin bir dedektifinin ölümüne bağlamayı başaramamış olan davaya mı? | Open Subtitles | كيفين إيلسبيث وقتل شاهدة تحت حماية وضابط شرطة من مدينة نيويورك؟ |
| Zavallı Elspeth. O bize evini veriyor ve biz onun yemeklerinden otlanıyoruz. | Open Subtitles | المسكينة اليزابيث , لقد أعارتنا شقتها و ها نحن نسرق طعامها أيضاً |
| Elspeth heran burada olabilir. | Open Subtitles | اليزابيث , من المفترض أن تكون هنا في أي لحظة |
| - Ben senin annen değilim,hanımefendi. - Elspeth,sen iyi misin? | Open Subtitles | ـ أنا لست بأمك أيتها السيدة ـ إليزابيث هل أنت بخير؟ |
| Senden daha az deli biriyle henüz karşılaşmadım, Elspeth. | Open Subtitles | أي شخص هو أقل خرفاً منكِ يا "إلزبيث" عليّ مقابلته |
| Elspeth hakkında ilk bilgiyi Almanya'da 2007 yılında gerçekleşmiş ayrı bir davayı incelerken buldum. | Open Subtitles | عرفت إيلسبيث أول مرة خلال تحقيقي في جريمة قتل منفصلة في ألمانيا 2007 |
| Buraya Kevin Elspeth'in kaldığı odaya bakmaya geldim. | Open Subtitles | انا هنا لأتفحص الغرفة التي مكث فيها إيلسبيث |
| Kevin Elspeth'in bu odada kullandığının sadece yüzde biri kadar güce sahip. | Open Subtitles | بقوة واحد بالمئة من الجهاز الذي استعمله كيفين إيلسبيث في غرفته في الفندق |
| Buraya Elspeth'in çoktan hazırlanmış kurşunları böyle yerleştirdiğini... anladım. | Open Subtitles | أدركت أنها حدثت عندما أحدث إيلسبيث أربعة شقوق في الجدار بحيث أنه |
| Elspeth Karen Lloyd'u sadece ona doğru aletleri sağladığında öldürürdü. | Open Subtitles | إيلسبيث يقتل السيدة لويد في حال زودته انت بالمعدات |
| Yani Elspeth'ten bugün aldığımız izler hırsızlığın gerçekleştiği yerdeki izlerle eşleşmeyecek. | Open Subtitles | إذا البصمات التي حصلنا عليها من إيلسبيث اليوم لن تطابق التي في مسرح الجريمة |
| Biliyorsun Elspeth'i Manchester'e baleye götürecektim. | Open Subtitles | أنت تعلم بأنني كنت سآخذ (اليزابيث) الى مانشستر من أجل درس الباليه |
| Merhaba Elspeth. | Open Subtitles | مرحباً اليزابيث |
| Elspeth pek zengin değil biliyor musun? Tüm cinini içmemen lazım. | Open Subtitles | ان( اليزابيث ) ليست بذلك الثراء كما تعلم أنت لست بحاجة لأن تشرب كل مشروب الجين الذي لديها |
| Çok genç yaşta avlanmayı ve öldürmeyi öğrendin değil mi Elspeth? | Open Subtitles | تعلّمتِ كيفيّة الإصطياد والقتل في سنّ مبكّرة، أليس كذلك يا (إليزابيث)؟ |
| Çok pahalılar ve açıkçası Elspeth, şey... | Open Subtitles | انها مكلفة جداً ...وبصراحة انا لا ...إليزابيث |
| Şeker pancarını severim. Şeker pancarından utanmak için bir neden yok, Elspeth. | Open Subtitles | أحبّ شمندر السكر ليس هناك عيب فيه يا (إليزابيث) |
| Elspeth, boğulan kadının, saçını bir bantla arkada topladığını söylemişti. | Open Subtitles | إلزبيث" وصفت المرأة التي شاهدتها وهي تُخنق" بشعرها المسرح للخلف تحت ربطة |
| Lütfen beni boğar mısın, Elspeth? | Open Subtitles | هل تمانعين خنقي يا "إلزبيث"؟ |
| Sevgili Elspeth. | Open Subtitles | ،"عزيزتي "إلزبيث |