| Şimdi markete gidip biraz şarap alacağım, böylece, emekliliğini kutlayabiliriz. | Open Subtitles | سأذهب إلى المتجر الآن وآتي ببعض النبيذ كي نشرب نخب تقاعدك. |
| Oğlun o işi batırdığına göre emekliliğini kutlamama izin ver. | Open Subtitles | ،حسنًا، بما أنّه أفسد تلك المهمـة اِسمح لي بتهنئتك على تقاعدك |
| Karısı ve o emekliliğini ne kadar zamandır bekliyorlar biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف منذ متى يتطلع هو وزوجته الى التقاعد ؟ |
| Yani adam bir iş için emekliliğini kenara koyuyor ve ölüveriyor. | Open Subtitles | إذن خرج الرجل من التقاعد لأجل مُهمّة واحدة لينتهي به المطاف ميتاً. لا يُمكن أن تكون تلك مُصادفة. |
| Muhtemelen kendi emekliliğini düşünüyordur. | Open Subtitles | على الأرجح أنه قلق بخصوص موعد تقاعده عن العمل |
| Uykusu, değerli yoldaş Erich Honecker'in emekliliğini görmesini engelledi, | Open Subtitles | لقد أخفى نومها تقاعد الرفيق المحترم إريش هونيكر لقد أخفى نومها تقاعد الرفيق المحترم إريش هونيكر |
| Babamın emekliliğini kutlayacaklardı. | Open Subtitles | كان من المفترض أن يكون الأحتفال بتقاعد والدي |
| Bu gece, emekliliğini ve ileride kocamla birlikte geçireceğim zamanları kutluyoruz. | Open Subtitles | الليلة نحتفل بتقاعُدك وكل الوقت الذى ساقضيه مع زوجى |
| emekliliğini çöpe atmış olmuyor musun? | Open Subtitles | هل ستُلقى براتب تقاعدك الى المجارى ؟ |
| ..yemeği yiyorsun faturaları düşünüyorsun, elbiselerini temizlemeyi ve belki bir tatile gitmeyi emekliliğini falan, sonra? | Open Subtitles | تتناول الطعام وتفكر بشأن الفواتير.. وغسيل الملابس وماشابه... والعطلة اللعينة و خطة تقاعدك ثم ماذا ؟ |
| Sağlığın nedeniyle emekliliğini ilan edeceksin. | Open Subtitles | سوف تقوم بإعلان تقاعدك بسبب المرض |
| Bütün demek istediğim,emekliliğini kaybedebilisin. | Open Subtitles | كل ما اقوله ، انه ربما تفقد معاش تقاعدك |
| Ya kalıpların nerede olduğunu söylersin yada emekliliğini hapishanede geçirirsin. | Open Subtitles | اما أن تقول لنا أين هي لوحات أو نقضي على التقاعد الخاص بك في السجن |
| emekliliğini çıplak hatunlarla dolu bir plajda geçirmek istemediğine emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد من أنك لا تريد التقاعد على شاطيء بمكان ما، ومحاط بنساء عاريات؟ |
| Geçmişte ki sosyal güvenlik şeysiyle... emekliliğini karşılayamadı. | Open Subtitles | مع ضمانها الاجتماعي ،شيء من الماضي لم تستطع تحمّل التقاعد |
| Evet, ve ayrıca George Mahon emekliliğini duyurdu, 44 yıl sonunda meclisten emekli oldu. | Open Subtitles | ..نعم و جورج موهان أعلن تقاعده من الكونغرس بعد 44 سنة |
| Çünkü babam emekliliğini kaybetti ve evi satmak zorunda kaldı. Gerçekten mi? | Open Subtitles | لأن ولدي فقد مصروف تقاعده وتحتّم عليه بيع البيت. |
| Biliyor musun, emekliliğini tehlikeye atan bir polis, | Open Subtitles | أتعلم ؟ شرطي يخاطر براتب تقاعده |
| Uykusu, değerli yoldaş Erich Honecker'in emekliliğini görmesini engelledi, | Open Subtitles | لقد أخفى نومها تقاعد الرفيق المحترم إريش هونيكر لقد أخفى نومها تقاعد الرفيق المحترم إريش هونيكر |
| Dünyanın geri kalanı kendini yok ederken sen erken emekliliğini yaşıyorsun. | Open Subtitles | .اوه،يا لها من جفوة أنت في تقاعد مبكر بينما ما تبقى من عالمك يحاول تمزيق نفسه إلى أشلاء |
| Bu gece burada Jim Gordon'ın emekliliğini kutlamak için toplandık. | Open Subtitles | لقد اجتمعنا هنا الليلة للاحتفال بتقاعد جيم جوردون. |
| Pench'in emekliliğini kutluyoruz. | Open Subtitles | نحن .. نحن نحتفل بتقاعد (بينش) |
| Bu gece, emekliliğini ve ileride kocamla birlikte geçireceğim zamanları kutluyoruz. | Open Subtitles | الليلة نحتفل بتقاعُدك وكل الوقت الذى ساقضيه مع زوجى |
| Bu duvarlar seni de yiyip bitirmeden emekliliğini iste ve çek git buradan. | Open Subtitles | من الأفضل أن تتشبث بذلك الراتب التقاعدي وتفر بجلدك قبل أن تنال منك هذه الجدران |