Ağaçlar büyüdükçe, yaprakları vasıtasıyla atmosferden yüksek miktarda karbondioksit emerler. | Open Subtitles | بينما تنمو، تمتص الأشجار كميات كبيرة من ثاني أكسيد الكربون من الغلاف الجوي عبر أوراقها. |
Toz şeytanları ince, kuru, demir oksit tozu emerler. | Open Subtitles | زوبعات تمتص تراب أكسيد الحديد الجاف الناعم |
Canlı canlı içerler iskeletin kalana kadar vücudundaki tüm sıvıyı emerler | Open Subtitles | يشربونك حى يمتص كل السوائل خارج الجسم قبل افراز البقايا الهيكلية |
Cadılar karanlık büyülerine yakıt sağlamak için bitkilerin enerjisini emerler. | Open Subtitles | يمتص السحرة طاقة النباتات لشحن قواهم السحرية |
Orada ifade edilen bütün duyguları, bütün hayatı emerler. | Open Subtitles | إنها تمتصّ كافة المشاعر، وكلّ تعبيرات الحياة المُحواة بها. |
Bu oyukların içinde, daha küçük mikro-oyuklar büyür ve toprakla kaynaştıkça, suyu emerler. | TED | و في هذه التجاويف تتشكل تجاويف مصغرة و عندما يخلطون الأتربة، يمتصون الماء |
Tükürükteki çeşitli biyomoleküller ışığı aynı dalga boyunda emerler— ancak herbirinin farklı kimyasal parmak izi var. | TED | إن مختلف الجزيئات الحيوية في اللعاب تمتص الضوء عند ذات الطول الموجي... ولكن لكل منها بصمة كيميائية مميزة. |
Bu nedenle güneşin enerjisini daha çok emerler. | Open Subtitles | فإنها تمتص طاقةً أكبر من الشمس |
Bunları sincaba sokup kanını emerler. | Open Subtitles | كي تغرزها بالسنجاب عندما تمتص دمه |
Yani denizanaları, ortakları olan algler sayesinde yaşamları için gerekli enerji olan ışığı hayat işlevlerini yürütmek için emerler. | Open Subtitles | وبالتالي فإن قناديل البحر ، عبر تعايشهم مع الطحالب، تمتص الضوء ، والطاقة من الشمس ، و يستخدمونه للعيش لتقوية عمليّاتهم من الحياة. |
Kurutana kadar emerler ve gömerler. Hey, dinle. | Open Subtitles | أنها تمتص نخاع كنت وأنت الحمار سخيف. |
Küresel ısınmanın buradaki buzulları erittiğini göreceğiz. Bu alanlara akın edecek sular Tarai’de bulunan bu ormansız alanlar tarafından bertaraf edilemez, çünkü ağaçlar kamış gibidir, mevsim geçişlerinde artan suyu emerler. | TED | وسوف نراقب الاحترار العالمي يجعلها تذوب. يأتي المزيد من المياه وفي المناطق التي أزيلت منها الغابات، هنا في ترى، لن تكون قادرة على استيعاب النفايات السائلة، لأن الأشجار مثل القش التي تمتص المياه الموسمية إضافية. |
Suyun akışını düzenleyen süngerler, yağmurlu mevsimlerde suyu emerler ve kurak mevsimlerde serbest bırakırlar. | Open Subtitles | فهي تعتبر كالإسفنج اللذي ينظم تدفق المياه فهو يمتص تلك المياه ويخزنها في الفصول الرطبة ومن ثم يفرج عنها اثناء فصول الجفاف |
Yarasa nedir bilir misin? Kan emerler. | Open Subtitles | أتعرف الخفاش الذي يمتص الدماء |
En hafif yağmurda veya buğuda bile her damlayı emerler. | Open Subtitles | أقل مطر أو رذاذ تمتصّ كل قطرة منه |
Size yapışıp kanınızı emerler. | Open Subtitles | انهم يمتصون دم الكتاب |
Size yapışıp kanınızı emerler. | Open Subtitles | انهم يمتصون دم الكتاب |