| Ama polis ve eminiyetin, kendi kontrolü altında olduğundan emin oldu. | Open Subtitles | لكن حرص الشيوعييون على أن تكون الشرطة وقوات الأمن خاضعة لهم |
| Ama popülasyonumuz arttıkça insanlarının, karnı tok, sırtı pek oldukları için kime teşekkür edeceklerinden emin oldu. | Open Subtitles | ولكن بما ان عددنا يزداد حرص على ان يجعل الناس تعرف لمن تقدم الشكر لاجل وجباتهم الثلاث في اليوم وبطونهم المليئة |
| Ödevlerimi falan bitirdiğimden emin oldu. | Open Subtitles | حرص على قيامي بواجباتي المدرسية وكلّ شيء. |
| Birileri motoru sabote etti ve telsizin çalışmadığına da emin oldu. Ne? | Open Subtitles | قام أحدهم بتخريب المُحرك كى يتأكد بأن الرادار لا يعمل. |
| Her zaman kendisi ve sevdiği kız arasında mümkün olduğu kadar uzun bir mesafe bıraktığından emin oldu. | Open Subtitles | دوما يتأكد بأن يبقي مسافة كبيرة على قدر المستطاع بينه وبين "جال" الصغيرة |
| Yani, bana hep sahip çıktı, anladın mı okula falan gittiğimden emin oldu hep. | Open Subtitles | من الجيد أنه كان دائماً يخاف علي، لقد حرص على أن أذهب إلى المدرسة وكل ذلك. |
| Francisco her zaman mutlu olduğumdan emin oldu. | Open Subtitles | لطالما حرص فرانسكو ان اكون سعيدا |
| Söylenecek bir şey olmayacağına emin oldu. | Open Subtitles | حرص على عدم بقاء شيء أخبرك به. |
| O... Bunun artık bir problem çıkarmayacağına emin oldu. | Open Subtitles | حرص على ألّا يكون الجنين مشكلة. |
| Bu yüzden, kızın iyi olduğundan emin oldu... ve kızı evine yürümesi için orada bıraktı. | Open Subtitles | لذا أنه حرص على التأكد من انها بخير... تركها تعود إلى المنزل سيرا على الأقدام. |
| Böylece Doktor, sonsuza dek yaşayacağımızdan emin oldu. | Open Subtitles | وقد حرص الدكتور على هذا |