| Elimizdeki en ölümcül silah eksiksiz ve doğru bir profildir. Elbette sen buna inanıyorsun. | Open Subtitles | الأسلحة الأكثر فتكا لدينا هى تحليل شامل و دقيق |
| Tarihe, okyanusun en ölümcül avcısı olarak geçecek bir hayvan. | Open Subtitles | يجب أن يسجل في التاريخ بإعتباره واحدا من صيادين المحيط الأكثر فتكا |
| Size, hayal edilebilir en ölümcül tüketim malının nasıl tanınır hâle geldiğinin hikâyesini anlatacağım. | TED | سأخبركم قصة عن كيفية ظهور المنتج الاستهلاكي الأكثر فتكاً. |
| Bu bizim şu ana kadar yapılmış en iyi, en ölümcül, en zorlayıcı sezon olacak. | Open Subtitles | هذا الموسم سيكون الأفضل و الأكثر فتكاً و إمتاعاً. |
| Bu, Avrupa'nın bildiği en ölümcül, en zalim savaştı. | Open Subtitles | كانت الأكثر دموية ووحشية لم تعرف أورويا مثلها من قبل |
| hala bugün dünyanın en ölümcül iç savaşı. | TED | و لا تزال أعنف حرب أهلية في العالم حتى يومنا هذا. |
| Dünyanın en ölümcül silahından yardım istemekle bilgelik ettin. | Open Subtitles | كنت حكيماً بطلب المساعدة من أفتك سلاح بالعالم |
| İlkbaharın buradaki en ölümcül mevsim olmasının sebebi de bu fırtınalar. | Open Subtitles | وهي السبب الذي يجعل فصل الربيع الأشد فتكاً هنا |
| Dünyadaki en ölümcül hastalıklar için bıkmadan usanmadan çalışır. | Open Subtitles | لقد كان يعمل بدون كلل من أجل إيجاد علاجات لبعض الأمراض القاتلة في العالم |
| Sana Amerika ordusu tarihinin en ölümcül tetikçisi diyorlar. | Open Subtitles | قالوا كنتم قناص الأكثر فتكا في التاريخ العسكري الأمريكي. |
| Sana Amerika ordusu tarihinin en ölümcül tetikçisi diyorlar. | Open Subtitles | قالوا كنتم قناص الأكثر فتكا في التاريخ العسكري الأمريكي. |
| Gelmiş geçmiş en ölümcül patojen. | Open Subtitles | إنه مسبب المرض الأكثر فتكا في الوجود |
| Korkunç Kâbus Dünya'nın bilinen en ölümcül ejderhası. | Open Subtitles | [الصئيل الخنازير] كابوس وحشية - THE DRAGON الأكثر فتكا في العالم المعروف. |
| Bu bizim şu ana kadar yapılmış en iyi, en ölümcül, en zorlayıcı sezon olacak. | Open Subtitles | هذا الموسم سيكون الأفضل و الأكثر فتكاً و إمتاعاً. |
| Rekor sayıda cinayet ve kazara ölümle Tayland turistler için en ölümcül mekanlardan biri haline geliyor. | Open Subtitles | مع جرائم القتل و حوادث الوفيات عند مستوى قياسي مرتفع تايلند تصبح بسرعة واحدة من الوجهات الأكثر فتكاً للسياح |
| Kainatın en ölümcül ateşi. Kesinlikle çok iyi. | Open Subtitles | النار الأكثر فتكاً في الكون هذا جيد بكل التأكيد |
| Eski dünyanın en ölümcül silahı. | Open Subtitles | السلاح الأكثر فتكاً في العالم القديم |
| Depo 8'deki en ölümcül obje Çin Orkidesi denen bir şeymiş. | Open Subtitles | لذلك، على ما يبدو القطعة الأثرية الأكثر دموية في المستودع الثامن شيء يُسمى زهرة الأوركيد الصينية |
| Araştırmacılar bunu, şehir tarihindeki en ölümcül patlama olarak adlandırdılar. | Open Subtitles | في ما أطلق عليه المحققون الإنفجار الأكثر دموية في تاريخ المدينة. |
| İnsanlığın bildiği en ölümcül hastalıklardan biridir. | TED | هذا واحد من أعنف الأمراض المميته المعروفة للبشر. |
| Dünyanın en ölümcül kitabı, arka kapıdan üvendire'li adamla kaçıp giden çatlak bir bilim adamının elinde. | Open Subtitles | أعنف شيء في العالم في أيدي عالم مجنون الذي تسلل من الباب الخلفي مع رجل الماشية |
| - Tamam. Gezegendeki en ölümcül vampiri soymanda sana yardım etmemi mi istiyorsun? | Open Subtitles | تودّينني أن أساعدك لسرقة أفتك مصّاص دماء في الوجود؟ |
| Bu helikopterle değil. Orası okyanusun en ölümcül kısmı. | Open Subtitles | ليس على تلك المروحيه فهذا الجزء هو الأشد فتكاً من المحيط |
| Kapının ardında calibosix de dâhil olmak üzere Dünya'nın en ölümcül kirletici maddeleri var. | Open Subtitles | خلفه توجد بعضاً من أكثر الملوثات القاتلة في العالم... |