| Gelişmekte olan ülkelerde, en yaygın taşıma türü demiryoludur ve İngilizler Hindistan'a oldukça fazla demiryolu yaptılar. | TED | ففي الدول النامية, تعد السكك الحديدية أكثر وسائل النقل شيوعاً, وقد شيدت بريطانيا كثيراً منها في الهند. |
| İşte bu çözülemez döngü, dünyanın en yaygın uyku bozukluğu insomnianın merkezi. | TED | هذه المشكلة المعقدة ظاهرياً هي المسبب الرئيسي للأرق، اضطراب النوم الأكثر شيوعاً في العالم. |
| Kumun en yaygın şeklinin ana bileşeni silisyum dioksittir. | TED | المكون الرئيسي الأكثر شيوعاً لشكل الرمل هو أوكسيد السيليكون. |
| Derin okyanustaki en yaygın balığın yani besin zincirinin en altındakinin bu zehirli hapları yutup yutmadığını öğrenmek istedik. | TED | أردنا أن نعرف إذا كان أكثر الأسماك شيوعًا في المحيط العميق في قاعدة السلسلة الغذائية يبتلع هذه الحبوب السامة |
| İşitme kaybı dünyadaki en yaygın üçüncü kronik hastalıktır. | TED | فقدان السمع هو ثالث أكثر الأمراض المزمنة شيوعًا في العالم. |
| Dünyadaki en yaygın, en anlaşılır kelimedir, nerede olduğunuz hiç fark etmez. | TED | إنها أكثر الكلمات الشائعة المفهمومة في العالم أينما كنت. |
| en yaygın belirtisi, oksijensiz kalan kalp kasının neden olduğu göğüs ağrısı. | TED | أكثر الأعراض شيوعاً هو ألم الصدر الناتج عن عضلة القلب المحرومة من الأوكسجين. |
| Neyse, şimdi en yaygın nedenlerden birini ele alalım: Böcek ısırıkları. | TED | على أية حال، دعنا نتحدث عن واحدة من أكثر الأسباب شيوعاً: لدغات الحشرات. |
| Bunu yapabilmek için öz farkındalık konusundaki en yaygın inançlardan birini yıkmamız gerekiyor. | TED | وللوصول إلى ذلك، سنحتاج أن نحطّم إحدى المعتقدات الأكثر شيوعاً فيما يتعلق بإيجاد الوعي الذاتي. |
| "E" İngilizce'de en yaygın kullanılan harftir. | Open Subtitles | الرسالة الأكثر شيوعاً في اللغة الإنجليزية |
| Nezleden sonra çocukları etkileyen en yaygın sorundur. | Open Subtitles | و بعدما تخف حكة الرأس,المشكلة الطبية الأكثر شيوعاً بتأثيرها بالأطفال |
| Muhtemelen en yaygın biçimi "haplanmak" adını verdiğimiz. | Open Subtitles | تقريباً أكثر الأشياء شيوعاً ما نسميه حبوب الإستيقاظ |
| Bu aleyhte çevre şartlarında, 20. yüzyıl boyunca film ve fotoğrafçığın en yaygın maddesi olan selüloz asetat bükülüp kıvrılmaya başlar. | Open Subtitles | في هذه البيئة العدائية، حامض السّلُولوز، المادّة الأكثر شيوعاً والمستخدمة في الأفلام و الصور طوال القرن العشرون |
| Apandis ameliyatı, bilinen en yaygın ameliyattır. | Open Subtitles | جراحة ربطة الحويصلة هي من أكثر الأنواع شيوعاً هناك |
| Örneğin Amerika kıtasında bir işin iflasının ardından yapılan en yaygın tepki okula geri dönmek. | TED | على سبيل المثال، ردات الفعل الأكثر شيوعًا بعد فشل عمل تجاري في القارة الأمريكية هي العودة الى الدراسة. |
| Akondroplazi cüceliğin en yaygın tipi. | TED | أكوندروبلاسيا هو أكثر الحالات شيوعًا من التقزم. |
| en yaygın olanlar defin ve yakılma ancak aynı zamanda bedeninizi bilim için bağışlayabilirsiniz. | TED | الخياران الأكثر شيوعًا هما الدفن أو الحرق، ولكن يمكنكم التبرع بأجسادكم للعلم. |
| Kadınlarda meme ve rahim kanseri en yaygın olanları. | Open Subtitles | سرطانات الثدي و الرحِم هي اﻷكثر شيوعًا عند اﻹناث. |
| Oldukça güzel bir fikir çünkü kireç taşı doğada bulunan en yaygın minerallerden biri ve çok da güvenli, hatta bebek mamasının içine koyuyoruz. | TED | وهذه فكرة بارعة حقًا، لأن الطباشير هي من أكثر المعادن شيوعًا في الأرض وهي آمنة جدًا، آمنة للغاية، نستخدمها في طعام الرضع. |
| en yaygın güç kaynakları beslenmeli ve onlara su verilmeliydi. | Open Subtitles | كانت مصادر الطاقة الشائعة هي مصادر في حاجة للماء و الغذاء |
| Avrupa'da ise en yaygın tepki bir terapist aramak. | TED | بينما في أوروبا، رد الفعل الأكثر شيوعا هو البحث عن معالج نفسي. |