| Eğlence yazılım endüstrisi var ki karşı koyamayacağın ürünleri akıl etmekte oldukça usta. | TED | هناك صناعة للبرمجيات الترفيهة، والتي تستطيع فعلًا الخروج بمنتجات جذابة لا يمكنك مقاومتها. |
| Tahmini 1 trilyon Amerikan Doları ile tütün endüstrisi tüm bu maliyetleri haricileştiriyor. | TED | صناعة التبغ تجسد كل هذه التكاليف، ما يقدر بنحو تريليون دولار أمريكي سنويًا. |
| Hayır, Graystone endüstrisi, herhangi bir sanal alan için lisans ücreti almayacak. | Open Subtitles | لا , صناعات جريستون لم تعد مهتمة منح تراخيص لأية فراغات قانونية |
| Ve böylece açılma güvenlikli ilaç endüstrisi oluştu. | TED | و هذا كيف اخترعت صناعات الأدوية التي غير قابلة للعبث. |
| Demekki eğlence endüstrisi dışarda bir Spike Lee mi arıyor? | Open Subtitles | لذا فإن الصناعة الترفيهية على وشك الحصول على سبايك لى |
| Şeker endüstrisi tamamen olayın enerji dengesiyle alakalı olduğu fikrine dayandı. | Open Subtitles | مصانع السكر تعتمد بشكل مطلق على فكرة انها مجرد موازنة بالطاقة |
| Şimdi de Nollywood'umuz var, dünyadaki üçüncü büyük film endüstrisi. | TED | والآن لدينا نوليود, ثالث أكبر صناعة أفلام على مستوى العالم. |
| Demek istediğim, biliyorsunuz, müzik endüstrisi gözümüzün önünde eriyor ve Hollywood da endişeli. | TED | أعني، تعلمون، سوق صناعة الموسيقى ينفجر من الداخل أمام أعيننا، وهوليوود قلقة أيضاً. |
| Arkadaşın Gina'yla konuşuyordum da Bask Bölgesi'nde büyük bir havacılık endüstrisi vardı. | Open Subtitles | كنت أتحدث لصديقك جينا. هناك ضخمة صناعة الطيران في المنطقة يدفع الباسك. |
| Küresel moda endüstrisi, her zaman en karlı sektör olmuştur. | Open Subtitles | وكان القطاع الأكثر ربحية في جميع الأوقات. صناعة الأزياء العالمية |
| savaş endüstrisi ile hane halkı ekonomisi sistemleri arasında bir köprü görevi görüyor. | Open Subtitles | الأدمغة الرقمية والأطراف الصناعية هما الجسر الذي يصل .بين صناعة الذخائر والاقتصاد المنزلي |
| Televizyonlar, ilaç endüstrisi kozmetik, büyük iş. | Open Subtitles | الشبكات التلفزية ، صناعات الأدوية مستحضرات التجميل |
| Muazzam endüstrilerimiz var halkla ilişkiler endüstrisi dev bir endüstri reklamcılık vesaire tüm bunlar insanları bebeklikten itibaren istenen kalıba sokmak için tasarlanmış. | Open Subtitles | لدينا صناعات ضخمة صناعة العلاقات العامة الصناعة المتوحشة الدعاية وهلم جرا من الأشياء التي تستهدف |
| Sağlık sigortası endüstrisi Hillary'nin sağlık hizmeti planını bozguna uğratmak için yüz milyon dolardan fazla harcadı. | Open Subtitles | صناعات الرعاية الصحية صرفت مائة مليون دولار |
| Charles, Pentagon'dan Knight endüstrisi için gelen bir fax var. | Open Subtitles | تشارلز ، هناك فاكس من وزارة الدفاع إنهم قد إكتفوا من العمل مع صناعات نايت |
| Wilton Knight'ın her zaman düşlediği Knight endüstrisi olabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك الآن أن تكون صناعات نايت التى كان ويلتون نايت يحلم بها دوما |
| Petrol endüstrisi eskiden olduğundan daha temizdi, ama körfezin bazı bölümleri hala kirli geçmişteki efsanevi büyük sızıntılar yüzünden. | Open Subtitles | الصناعة النفطية أكثر ،نظافةً ممّا كانت عليه لكن أجزاء من الخليج بقيَت ملوثة بسبب بقايا التسربات الكبيرة في الماضي |
| Senin endişelerin üzerine, Knight endüstrisi'ndeki bütün çalışanların dosyalarını kontrol ettim. | Open Subtitles | لتخفيف حدة قلقك ، سوف أفحص ملفات كل من يعمل في مصانع نايت و إدارات البحوث والتطوير |
| Ulusal Metal endüstrisi Konseyi Halkı Rearden Metal'e karşı kışkırtacağı raporu hazırladı. | Open Subtitles | المجلس القومى للصناعات الحديديه قرر ان يتحدوا مع العامه ضد حديد ريردن |
| Dolap Kongresi, dolap endüstrisi için Kuzey Amerika'nın ticaret fuarlarının prömiyeridir. | Open Subtitles | مؤتمر الخزائن هو المعرض التجاري الرئيسي في شمال أمريكا لصناعات الخزائن |
| Restorantlar ve yemek endüstrisi genelde dünyadaki israf miktarı en yüksek endüstrilerden biridir. | TED | المطاعم وصناعة الأغذية في العموم هي أكثر الصناعات إهداراً في العالم. |
| Sorun şu ki sağlık endüstrisi Amerika'daki en yoğun enerji tüketen ikinci endüstri. | TED | يهمنا لأن قطاع الرعاية الصحية هو ثاني أكثر القطاعات استهلاكا للطاقة في الولايات المتحدة الأمريكية. |
| Yaratıcı kariyerimde tekstil endüstrisi için yeni materyal sistemleri geliştirmek üzere çalıştım. | TED | عملت في مجالي لتطوير نظام مادي لصناعة الأنسجة. |
| Film endüstrisi filmden tatmin olmak için her sahnede meme görmek istediğimizi düşünüyor. | Open Subtitles | و صناع الافلام يعتقدون اننا نريد رؤية الاثداء في كل مشهد لنرضي انفسنا |
| Veidt endüstrisi'nin ticari kolu Dr. Manhattan ile olan çalışmamıza kaynak sağlıyor. | Open Subtitles | التجارة المتعلقة بصناعات (فايت) تمول عملنا ..(مع الدكتور (مانهاتن |
| Film endüstrisi kazançlı. | Open Subtitles | إنّ الصناعةَ السينمائيةَ مربحةُ. |
| Düzenlemeler kağıt üzerinde çok iyi duruyor, ancak politikacılar kasıtlı olarak seks endüstrisi ile ilgili düzenlemeleri pahalı ve zorunlu hâle getiriyor. | TED | النظام يبدو رائعا على الورق، لكن السياسيين يتعمدون جعل النظام المتعلق بصناعة الجنس غالٍ وصعب الامتثال له. |