| Ben burada gayet iyiyim. Benim için endişelenmenize gerek yok ama kontrol için teşekkürler. | Open Subtitles | لا داعي للقلق على ولكن شكراً على السؤال. |
| Bir şey bilmek konusunda endişelenmenize gerek yok. | TED | لا داعي للقلق بشأن معرفة أي شيء |
| Anlıyorum, ancak hiçbir şey hakkında endişelenmenize gerek yok Teğmen. | Open Subtitles | صحيح ، ولكن ليس عليك أن تقلق من شيء أيها الملازم |
| Beyin öldüğüne göre diğerleri için endişelenmenize gerek olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | بما انه تم الانتهاء من الأساسيات لا أعتقد بأنه عليك القلق من البقية |
| endişelenmenize gerek yok. Ben bir kaç şeye bakıp döneceğim. | Open Subtitles | سأعود حالما أهتم ببعض الأمور فلا داع للقلق |
| Millet endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | أيها الناس , ليس هناك حاجة للقلق |
| Evet, tekrar, ancak benim sütun konusunda endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | أجل مجدداً . لكن لا يجب أن تقلقي بشأن عامودي |
| endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | لا داعي للقلق. فهي اختبارات بسيطة جدا |
| Ama endişelenmenize gerek yok Bay Aschenbach. | Open Subtitles | لكن لا داعي للقلق .. سيد أشنباخ |
| Güvenli olup olmadığına bakacağız. endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | سوف نتأكد من انها آمنة لا داعي للقلق |
| Açıkçası efendim bir daha ölmek üzere olan bir çocukla ilgilenmek istemiyorum ama endişelenmenize gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | -بصراحةٍ سيّدي أفضِّلُ ألا أعمل على حالةِ طفلٍ محتضرٍ مجدّداً لكن لا داعي للقلق |
| Ehliyetsiz araba kullanmam konusunda artık endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق حيال سياقتي بدون رخصة بعد الآن |
| Uh, ama benim için endişelenmenize gerek yok. Çünkü burayı beğendim. | Open Subtitles | ولكن ليس عليك أن تقلق بشأني فأنا بخير هنا |
| O konuda endişelenmenize gerek yok efendim. Gidebilirsiniz. | Open Subtitles | ليس عليك القلق بخصوص هذا، ياسيدي لديك حرية الذهاب |
| Bence soylular hakkında endişelenmenize gerek yok, efendim. | Open Subtitles | لا أرى أنه عليك القلق بشأن النبلاء كثيراً هكذا يا سيدي |
| Çünkü şu anı saymazsak, sikimin kıçınızda olduğu zamanlar dışında bu konuda endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | لأن في تلك الأوقات التي أكون فيها معكما، لا داع للقلق أين أكون باقي الوقت. |
| Benim için endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | لا حاجة للقلق حيالي |
| Evet, ama bu konuda endişelenmenize gerek birden fazla Tracer olduğunu. | Open Subtitles | أجل ، و لكن هناك أكثر من متتبع يجب أن تقلقي بشأنه |
| Telefon da bir üretim aracıysa, o zaman satın alma gücüyle ilgili olarak endişelenmenize gerek yok. | TED | فإذا كان الهاتف يمثّل أداة إنتاج , فليس لدينا ما يدعو للقلق الى حد بعيد على القوة الشرائية. |
| İkiniz de bana cilasız gerçeği anlatacaksınız ya, bu yüzden hikâyelerinizin uyumlu olup olmayacağı konusunda endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | بما أنكما سوف تخبراني الحقيقة بصراحة لا داعي لأن تقلق حيال تشابه قصصك ، هلا فعلت ؟ |
| -Bu konuda endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | ليس من الضروري أن تقلق حول ذلك |
| Şu anda onlar hakkında endişe olamaz. Biz hakkımızda endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب أن تقلقي عليهم الآن يجب أن نقلق بشأننا |
| Benim için endişelenmenize gerek yoktu. | Open Subtitles | لكن أنتِ تعلمين أنه لا يجب عليكِ القلق بشأني |
| Yani benim için endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | لذا , ليس عليكما القلق بشأني |
| Paige, Sen benim kardeşimsin. L endişelenmenize gerek. | Open Subtitles | بايدج ، أنت شقيقتي يجب أن أقلق |
| Sanırım artık Goren'ın tanıklığı için endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | لا اعتقد انك ستقلق بشأن شهادة جورين بعد الان |
| Evet,ama tamamıyla güvenliydi yani endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | نعم, لكنها كانت علاقة آمنة, لذا لا تقلقا. |