| engelleri ve diğer şeyleri aşabilmeleri için uzun bacaklara sahipler. Ve tüm bunlar kesin olarak | TED | ولديها أرجل طويلة من اجل تجاوز العقبات ومرة اخرى هذه مستسقاة بدقة |
| Şu anda, zor zamanlarda yolumuzun üstündeki engelleri biliyoruz. | TED | فإننا نعرف العقبات التي هي في طريقنا الآن في الأوقات الصعبة |
| Akıllı teknolojiye sahip ve kameralı; lidar ve radar, yani beklenmeyen engelleri tespit edip önlem alabilir. | TED | إنها ذكيّة، مجهّزة بكاميرات ورادار ضوئي ورادار. مما يمكّنها من الكشف عن العقبات غير المتوقّعة وتجنّبها. |
| Sol tarafta lazer grafiği görüyorsunuz, orada ise lazerin tarif ettiği ağaç gibi engelleri görüyorsunuz. | TED | بالجانب الأيسر ترون مخطط ليزر، حيث يوجد العوائق كالأشجار وغيرها التي يظهرها الليزر |
| Antitank engelleri Almanların süratli bir şekilde ilerlemesini engelleme amacındaydı. | Open Subtitles | حواجز مضاده للدبابات للتأكد أن الألمان لن يحظو بمرور سهل |
| Sadece hizmet verdikleri toplumları anlamalarını değil aynı zamanda, görünmeyen engelleri yıkmalarını ve aralarında güçlü bağlar yaratmalarını sağladı. | TED | لم يجعلهم فقط مرتبطين بالمجتمعات التي يخدمونها بل و قد كسر الحواجز الغير مرئية و خلق رابطة دائمة بينهم |
| Onlar, yalnız savaşçılar tıpkı babam ve diğerleri gibi. Kalkındırma çalışmalarının temel hattı bu yalnız savaşçıların el ele vermesine ve böylece engelleri aşmalarına yardımcı olmak. | TED | هؤلاء هم المحاربون الوحيدون مثل والدي وكثيرين كثيرين غيرهم، والمفتاح الحدودي للعمل الإنمائي هو مساعدة هؤلاء المحاربين الوحيدين في التكاتف حتى يمكنهم التغلب على الصعاب معا. |
| İzci yola çıkar, etrafı haritalandırır, potansiyel engelleri belirler. | TED | الكشاف هو الشخص الذي يخرج يرسم خرائط المنطقة، يحدد العقبات المحتملة. |
| Her zaman bu engelleri aşacağınızı söyleyemem ama denemezseniz ne olacağını asla bilemezsiniz. | TED | لا أستطيع القول أنكم ستتغلبون دومًا على تلك العقبات. ولكني سأخبركم، ستُدانون إن لم تحاولوا ذلك. |
| Başarısızlığı kendime mâl edip engelleri aşamadığım için derin utanç hissetme sürecinden yıllarca geçtim de durdum. | TED | مررت بهذا الإجراء لسنوات من الاقتناع بأن الفشل كان بسببي، ثم بالشعور بالعار بسبب عدم كوني قادرة على تخطي العقبات. |
| Yapay zekâ robot bacakları için bir tasarım buldu ve sonra onları, bu engelleri aşmak için nasıl kullanacağını çözdü. | TED | توصل الذكاء الاصطناعي لتصميم من أجل أرجل الروبوت من ثم اكتشف كيفية استخدامهم لتجاوز كل هذه العقبات. |
| Yerel nüfusları doğal yaşamı koruma çabalarının dışında bırakan yarattığımız engelleri etkin bir şekilde ortadan kaldırmalıyız. | TED | يجب علينا إزالة العقبات التي خلقناها، والتي تمنع اشراك السكان الأصليين في الجهود المبذولة لحماية البيئة. |
| Kımıldatılması imkansız gibi görünen engelleri hallaç pamuğu gibi savurmanızdan. | TED | من السهولة التي أزالت العقبات والتي لا أحد يعلم بانها قد تتغير. |
| Ama neticede önümüzdeki tüm engelleri aşacak bir yol bulmalıyız. | TED | و لكن في نهاية الأمر، نعود إلى كيفية تخطي كل الحواجز و العقبات التي تواجهنا. |
| Üç buçuk metrelik engelleri, bir ila bir buçuk kilometre boyunca aşabilirler. | Open Subtitles | يمكنهم تخطى سبعة عشر قدما من العقبات بقفزة تتراوح بين 35الى 40 قدما |
| Böylece sınırlı araştırma olanakları ile yaratıcılığım imkansız görünen engelleri aşmamı sağladı. | TED | ولذا، فإنه ومع هذه الفرص المحدودة، الإبداع هو ما أتاح لي تجاوز هذه العوائق المستحيلة. |
| Takdir etmelisiniz ki, bir kişi kendini diğer sınıfa ait görürse ortaya kargaşa çıkabilir ve sonra da sizin belirttiğiniz şekilde engelleri aşmaya başlayabilir. | Open Subtitles | فتخيل أن اختلاطا حدث, وأن رجلا من رجال الفئة الأولى ينتمي إلى الثانية فأخذ يزيح جميع العوائق التي تواجهه, ما رأيك؟ |
| Yolumdaki tüm engelleri görebiliyorum, bundan sonra pırıl pırıl güneşin parladığı bir gün olacak. | Open Subtitles | يمكنني أن أرى كل العوائق في طريقي سيكون واضحاً للغاية كيوم مشمس |
| Şimdi 3D baskı tasarımda bütün engelleri kaldırarak seri üretimin kısıtlarına karşı meydan okuyor. | TED | الان طباعة ثلاثية الابعاد بامكانها كسر حواجز التصميم التي تهدد محددات الإنتاج الشامل |
| Ben sadece üstesinden ben söz ne zevk için engelleri, yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | أردت فقط أن أساعدك في التغلب على الحواجز للسرور، وكان ذلك ما وعدت |
| böylece tüm engelleri aşacak ve tüm problemleri çözeceksin. | Open Subtitles | وبعدها ستتخطي كل الصعاب كُلّ مشاكلكَ سَتَختفي. |
| Bu adımlarla tüm engelleri aştınız. | Open Subtitles | و هذه الخطوات يمكن إستخدمها لتخطي أية عقبه |
| Gereksiz engelleri aşmak zorunda kalmak istemeyiz. | TED | نحن لا نريد التغلب على عقبات لا داعي لها. |
| O günden sonra çeşitli fiziksel engelleri olan çocukların hastanesi oldu. | Open Subtitles | منذ ذلك الوقت أصبحت عيادة للأطفال ذوي الإعاقات المختلفة |
| böylece tüm engelleri aşacaksın... tüm sorunlarınkaybolacak... | Open Subtitles | وبعد بأَنْك سَتَعْبرُ كُلّ الموانع. كُلّ مشاكلكَ سَتَختفي. النصر سَيَكُونُ لك. |
| Ben bu engelleri ölüler yüzünden oluşturdum. | Open Subtitles | إختلقتُ هذه العراقيل من الأشخاص الميّتين |