| Bu insanlar hackerlık yeteneklerini ergenlik çağlarında elde etmişler. | TED | فكلهم قد تعلموا مهارات القرصنة في أوائل و منتصف المراهقة. |
| ergenlik çağımda eskiz eşliğinde çizim yapıyordum ve sanatçı olmak istedim. | TED | وفي المراهقة كنت أصمم وأرسم وأردت أن أصبح فنانة |
| 33 yaşındayım, ergenlik problemlerini daha atlatamadan yaşlılığın getirdiği problemlerle yüzleşiyorum. | Open Subtitles | بلغت 33، ومازلت اعاني مشاكل البلوغ وانا اواجهه مشكله التقدم بالعمر |
| Kıkırdak doku ölçümü yapabiliriz ama sadece bakarak söyleyebilirim ki yağ doku hücreleri, yüzdeki tüylenme ve kas gelişimi ergenlik öncesi gibi görünüyor. | Open Subtitles | يمكننا أن نقوم بتقييم لوحة النمو ولكن فقط من خلال العين ، يمكنني أن أقول لك نسيجه الدهني تحت الجلد يظهر قبل البلوغ |
| Biz, düzeltici yüz ameliyatı olan hastaların fotograflarına karşı ergenlik çağındakilerin tavırlarını inceledik. | TED | لقد درسنا مواقف المراهقين لاستجابتهم لصور المرضى الذين خضعوا لجراحات وجهه تصحيحية. |
| Küçük oğlan her gün büyüyor, kız da ergenlik çağında. | Open Subtitles | طفلنا الصغير يكبر يوما بعد يوم والفتاة مراهقة |
| ergenlik çağının enerjisi... ve sonunda... ailede trajik bir ölüm. | Open Subtitles | رشة متمرّد مراهق وأخير لكن ليس أقلّ موت مأساوي للعائلة |
| Pazartesi gecesi dünyanın önde gelen uzmanı ergenlik depresyonu hakkında konuşmak için geliyor. Salı gecesi, okulda siddet ve zorbalık. | TED | يأتي ويتحدث الينا عن اكتئاب المراهقة ومساء الثلاثاء عن العنف في المدرسة الترهيب |
| Eğer bir konusu varsa, o da ergenlik. | TED | إذا كانت تمتلك موضوع، الموضوع عن المراهقة. |
| Kızının ergenlik öncesi ve ergenlik sonrası en çok dikkatini çeken değişikliğin utangaçlık düzeyindeki değişim olduğunu söyleyen bir arkadaşımın çok güzel bir anektodu var: | TED | لديّ حكاية لطيفة من أحد أصدقائي إذ يقول بأن أكثر ما لاحظه في ابنته المراهقة قبل وبعد البلوغ هو مستوى إحراجها أمامه. |
| Açıkçası hangi aşıların veya güçlendiricilerin ergenlik sonrasında olmamız gerektiğini çoğumuzun bildiğini sanmıyorum. | TED | وأنا لست متأكدة الآن إذا كان الكثير منا يعرف ما هي اللقاحات أو المقويات التي يجب علينا أن نأخذها بعد سن المراهقة. |
| Aslında, toplumsal gelişimin bozulmasında ergenlik ve yaşlılığın çarpıcı biçimde benzer olduğunu görüyoruz çünkü ikisi de kimlik karışıklığı dönemleri. | TED | نحن نرى في الواقع، في انهيار التنمية الاجتماعية، أن المراهقة والشيخوخة تتشابهان بشكل ملفت للانتباه، فكلاهما فترتان من ارتباك الهوية. |
| Asıl sorun şu ki, şimdilerde çoğu insanın, özellikle de gençlerin, iki farklı ergenlik atlatmaları gerekiyor. | TED | والمشكلة التي تواجه الناس اليوم .. خاصة الذين يمرون بمرحلة البلوغ .. انه يتوجب عليهم المرور بتلك المرحلة مرتين .. |
| Elbette hepimiz tutmuşuzdur, ama onlar her gün tutuyor. ergenlik çağında adet görmeye başladıklarında artık pes ediyorlar. | TED | جميعنا قمنا بذلك من قبل، لكنهم يفعلون ذلك كل يوم وعندما يصلون سن البلوغ و يبدء الحيض يصبح الامر لا يطاق. |
| ergenlik çağındaki bireylere ait bir odanın kokusu çocuklara ait bir odanın kokusundan oldukça farklıdır. | TED | رائحة غرفة المراهقين تختلف تماما عن رائحة غرفة الأطفال الصغار. |
| ergenlik evreninde tüm dans olayı aslında ön sevişmedir. | Open Subtitles | لعدد عالم المراهقين الرقص كله هو بالاساس للمداعبة |
| Sanırım normal olmayan oğlumuz, klasik ergenlik asiliği geçirmeye başladı. | Open Subtitles | أظن أن إبننا الغير طبيعي ربما يكون يمر بحالة مراهقة تقليدية |
| ergenlik çağının enerjisi... ve sonunda... ailede trajik bir ölüm. | Open Subtitles | رشة متمرّد مراهق وأخير لكن ليس أقلّ موت مأساوي للعائلة |
| Bu ahlaksızların ergenlik çağındaki oğlunun üzerinde bırakacağı etkileri düşünebilirsin. | Open Subtitles | هل امكانك التفكير في اثر هذا الخداع على ابنك المراهق |
| Ve işte bu ergenlik çağındakiler için başarılabilecek değişikliktir. | TED | و هذا هو التغيير الذي يمكن أن يتحقق للمراهقين. |
| Araştırmalar bütün gençlerin ergenlik çağlarının bir döneminde... - ...mal aşırdığını kanıtlıyor. | Open Subtitles | بعض الدروس اللتي تنمي المراهقون في العيش على السرقه |
| ergenlik isyanının kitabını yazmış biriyle konuşuyorsun. | Open Subtitles | أنت تتحدثين مع شخص قاد تمرد في الحانة أيام مراهقته |
| ergenlik sırasında uykuda kalan genetik bir mutasyon. | Open Subtitles | إنها طفرة جينية تكون كامنة في فترة المراهقة |
| Eğer siz ve ergenlik olmasaydınız adamım, muhtemelen şu anda bangır bangır çalıyor olurdum. | Open Subtitles | ان لم يكن من اجلك فمن اجل المراهقه. يا رجل, انا من المحتمل تناولت ضربه شديده الان الان. |
| Ama baba, ergenlik nasıI olur bilmiyorum ki. | Open Subtitles | و لكن يا أبي , أنا لا أعرف كيف أكون مراهقاً |
| ergenlik çağlarımda, en çaresiz anlarımda beni hayatta tutan şey İyiliksevenlerdi. | TED | أثناء سنوات مراهقتي حينما كنت أكثر يأساً أصبح السامريون حبل نجاتي |