| Küçük bir güvenlik sorunumuz var da. Endişelenme, filmi etkilemeyecek. | Open Subtitles | لدينا مشكلة في الأمن لا تقلق، لن يؤثر على الفيلم |
| Will, bu ilişkimizi hiç etkilemeyecek. | Open Subtitles | حسنا هذا لن يؤثر علي علاقتنا مطلقاً. ذلك كلام فارغُ،رجل. |
| Elektrik kesintisi, deprem, hiçbir şey geçici uykunuzu etkilemeyecek. | Open Subtitles | انقطاع الكهرباء , الزلازل أي شيء لن يؤثر في سنتكم الشتوية |
| Bu kesinlikle bir parçası olmak için öleceğin havalı bir olay. Kapattıktan sonra olacak, ...böylece işi de etkilemeyecek. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما تريده وتتمنى أن تكون جزءاً منه سوف تبدأ بعدما نغلق لذا لن تؤثر على محصول اليوم |
| Elini kullanmasını etkilemeyecek, ikinci derece bir yanık. | Open Subtitles | انها حرق من الدرجة الثانية التي لن تؤثر على استخدام يدها. |
| Ortalamanızı etkilemeyecek. Bu dönem yaptığımız her konuyu kapsayacak. | Open Subtitles | سيؤثر بمعدلكم كل شيء فعلناه في هذا الفصل |
| Hiç birimizi etkilemeyecek, değil mi? | Open Subtitles | لَنْ يُؤثّرَ على أيّ منّا، أليس كذلك؟ |
| Ama bu senin için yazacağım bölümü etkilemeyecek. | Open Subtitles | لكن هذا لن يؤثر عن القصة لأنى أريد أن أكتب عنها , مقال لجريدتك |
| Evet, ama hafta sonunda, o yüzden sınavları etkilemeyecek. | Open Subtitles | نعم , لكن خلال عطلة الأسبوع لذا لن يؤثر على أي جدول أمتحاني |
| Bu durum onu hiç etkilemeyecek. Kontrol ettim. Araştırdım. | Open Subtitles | لن يؤثر عليها أبداً تأكدت , وسئلت عن الأمر |
| Evet, emin olmak için aradım bu beni etkilemesine imkan yok. Bu kararımı etkilemeyecek ve gelecekte sınıfınıza herhangi bir özel muamele yapılmayacaktır. | Open Subtitles | نعم ، فقط لأكون واضحة بشأن ذلك لن يؤثر هذا على قراري |
| Ve herkesin süper maç koltukları olması dışında bu şirketi de etkilemeyecek. | Open Subtitles | هذا لن يؤثر على هذه الشركة، ما عدا أننا سنكون في مقاعد مريحة في المباريات |
| Masektomi, doğurganlığını etkilemeyecek ama çoğu kadın çocuk sahibi olana dek yumurtalıklarını aldırmayı erteliyor. | Open Subtitles | إستئصال الثدي الوقائي لن يؤثر على خصوبتك لكن العديد من النساء يؤجلون إسئصال رحمهم . إلى بعد أن ينجبوا أطفال |
| Bugün yaptığın seçim sadece dövüşçü hünerlerini etkilemeyecek ilerideki kişiliğinin esasını da belirleyecek. | Open Subtitles | اختبارك اليوم لا يؤثر فقط على القدرة... بل سيقرر الجوهر الذي ستصبح عليه |
| IRA'nın babamı öldürmesi kararlarımı etkilemeyecek. | Open Subtitles | قتل الايرلنديين لوالدي لن يؤثر في اتخاذ قراري |
| Bu programı yayınlamamızı etkilemeyecek fakat bu sizi de ilgilendirdiği için, bilmeniz gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | هذا لن يؤثر على بث البرنامج. طالما أنه هذا يقلقكَ أيضًا, اعتقدتُ أنه ينبغي أن تعرف. |
| Bu duruşmayı etkilemeyecek; her halükârda, devam edeceğiz. | Open Subtitles | لن يؤثر هذا على المحاكمة مهما حصل فسوف نكمل |
| Yazık ki iksirim seni etkilemeyecek, değil mi? | Open Subtitles | لسوء الحظ، لن تؤثر عليك مثل هذه الجرعة الضئيلة، أليس كذلك ؟ |
| Kalp ve akciğerleri etkilemeyecek kadar düşük dozda ve o seviyeden aşağısını uyuşturacak kadar yüksek dozda. | Open Subtitles | نسبة منخفضة بما يكفي كي لا تؤثر على القلب والرئتين مرتفعة بما يكفي لإثقال كل الأعضاء السفلية |
| Bak, şunu bilmeni isterim ki bu durum bizim profesyonel ilişkimizi asla etkilemeyecek. | Open Subtitles | نظرة، وأنا أريد منك أن تعرف هذه الإرادة في أي وسيلة تؤثر العلاقة المهنية لدينا. |