| Bu nedenle Feynman'ın bu etkinliği sevmeyeceğini düşündüğümü söyleyerek bitireceğim. | TED | لذا سوف انهي حديثي بالقول .. انني اعتقد ان فينمان لم يكن ليحب هذا الحدث |
| Berbattı. etkinliği yöneticimle değerlendirdiğimde muhtemelen doğumumdan itibaren, şimdiye dek yapmış olduğum tüm hataların listesini sayacağını biliyordum. | TED | وعندما قمت بفحص الحدث مع مديري أيقنت أنها ستقوم بإنزال قائمة بها أي خطأ إقترفته على الإطلاق ربما منذ أن رأت عيني النور |
| Durumu kritik ve düşük beyin etkinliği gösterdiğinden endişelerimiz mevcut. | Open Subtitles | هو في حالة خطرة ونحن قلقون لأن نشاط دماغه منخفض |
| Yani bu bina sanat yönetmenlerine bu uçan nesnenin altında neredeyse her türlü etkinliği gerçekleştirebilecekleri mali imkanı verdi. | TED | يمنح المبنى المخرجين الحرية ليتخيلوا أي نوع من النشاط تحت هذا الجسم العائم. |
| Ranza 10, bu gecenin etkinliği olarak Stephen Schwartz revüsü sahneliyor. | Open Subtitles | بونك 10 عليه عرض ستيفن شوارتز لكل نشاطات الليلة |
| Yardım etkinliği için ondan bir kaç fikir almak istedim. | Open Subtitles | وأردت أن اطرح عليها بعض الأفكار لحفلة جمع التبرعات الكبرى |
| Ama tüm teknisyenlerde kuşkulu bir etkinliği fark etme becerisi yok. | Open Subtitles | ليس لدى كلّ التقنيّين المهارة اللازمة لكشف النشاطات المريبة |
| Biliyorsunuz, etkinliği sizin gibi, evet, dinleyiciler oluşturur. | TED | تعلمون، المستمعون أمثالكم هم من يصنعون الحدث |
| Yılın en önemli etkinliği ve bu sene iki katı önemli! | Open Subtitles | إنه الحدث الإجتماعي السنوي و هذا الامر يأتي مرة في السنة مع تعليق مضاعف |
| Bay Moray bu önemli etkinliği hayata geçirmek için bize güvendi. | Open Subtitles | سيد موراي عهد لنا من أجل إحياء هذا الحدث الخاص |
| O zaman sandalyelerinizden alamam, ve bütün bu etkinliği protesto ederim. | Open Subtitles | عندها لا استطيع ان اشتري منك اي شيء واحتج على هذا الحدث كاملا |
| Böyle bir etkinliği yapacak ilhamı nereden aldın? | Open Subtitles | من أين أتيتِ بكل هذا الإلهام لوضعه بهذا الحدث مثل ذلك؟ |
| Baylar ve bayanlar, bu gecenin ana etkinliği olan Liverpool, İngiltere Goodison Park'ta düzenlenen 12 rauntluk, Dünya Hafif Ağır Sıklet Boks Şampiyonası maçına hoşgeldiniz. | Open Subtitles | سيداتي سادتي مرحبا بكم في جوديسون بارك هنا في ليفربول ,انجلترا حيث اليلة , هذا هو الحدث الرئيسي |
| Bu, bizim tanımladığımız normal yarık etkinliği. | Open Subtitles | هذا هو ما نعرفه على أنه نشاط الصدع الطبيعي |
| Hükümet güneş lekesi etkinliği ve güneş patlamalarının neden olduğu radyo yayını kesintileri için bir kez daha özür diliyor. | Open Subtitles | لقد اعتذرت الحكومة مجددا عن تشويشات الراديو التي سببتها التوهجات الشمسية و نشاط البقع الشمسية |
| Böylece bu 6-12 dakikalık beyin etkinliği senin bütün hayatın olabilir. | Open Subtitles | 13 بالضبط.إذا 6 إلى 12 دقيقة من النشاط الدماغي أعني, قد تكون هذه حياتك بأكملها |
| "Favori etkinliği: Ebedî lanete mahkûm edecek ruhlar aramak" mı? | Open Subtitles | النشاط المفضل أبحث عن الروح التي تعلقت باللعنة الأبدية |
| Oranın bir tane yarık etkinliği kaydı var fakat yıllardır durgun. O yüzden.. | Open Subtitles | فالمبنى له سجل من نشاطات الصدع ... لكنه كان هادئاً منذ سنوات ، لذا |
| Hastane için bağış toplama etkinliği, Charlotte. | Open Subtitles | انها حملة لجمع التبرعات للمستشفى ، شارلوت |
| Gizli tapınak ve vücut çalan cadılar toplum hizmeti etkinliği kapsamında sayılır mı diye bulmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أحاول أن أعرف إن كانت المعابد المخبأه والساحرات اللواتي يستحوذن الأجسام تندرج في الخدمات الإجتماعية أو النشاطات غير الدراسية |
| Basit bir hayır etkinliği için bu kadar çok yanıt aldığımıza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أننا تلقينا الكثير من الردود لحدث خيري كهذا. |
| Hayır işi etkinliği için Atlantic City'ye gidiyorduk. | Open Subtitles | نحن في طريقنا الى اتلانتك سيتي لحضور حفل خيري |
| Bak, Zayday perili köşk temalı hayır etkinliği düzenliyor. | Open Subtitles | أنظري ، زايداي تقوم بإستضافة منزل مسكون من أجل أعمال خيرية |
| Bir sonraki şey, sürü zekâsının gelişimini desteklemek ki işte burada maliyet etkinliği devreye giriyor. | TED | والأمر التالي هو تشجيع تكوين ذكاء السرب، حيث تأتي تتدخل فعالية التكلفة. |
| Adrianna birkaç gün içinde bir yardım etkinliği yapıyor. | Open Subtitles | حسناً ، إن (آيدريانا) ستغني . بحدث خيري بعد يومين |
| Bu mevsimin etkinliği ve gerçekten dünyaya dönmek için hazır olduğumu hissediyorum. | Open Subtitles | انه حدث الموسم أنا أحس أنني مستعدة فعلا للعودة الى العالم |
| Hayır, tek bildiğimiz para toplama etkinliği sonrası yeşil odaya gittiği ve orada tek atışla vurulduğu. | Open Subtitles | كلا، كلّ ما نعرفه أنَه عاد إلـى الكواليس بعد حفلة جمع التبرعات وطلقة وحيدة أطلقت |