| Ya da akşam et yemeği yemiş ve etleri salonda kesmiş. | Open Subtitles | أو أنّه تناول اللحم على العشاء ويحب أن يذبح بغرفة الجلوس. |
| Kurtlar başarılı olursa tüm sürüye bir hafta yetecek kadar etleri olacak. | Open Subtitles | لو نجحت الذئاب فسيحظون بما يكفي من اللحم للمجموعة كلها لمدة أسبوع. |
| Etraf ceset dolu..bu etleri yemek istediğine emin misin ? | Open Subtitles | الجثث كثيره و يجب أن نتأكد من أين هذا اللحم |
| Et birliğinden arkadaşlarımız nezaketen size buradaki etleri hediye ediyor. | Open Subtitles | والآن لمتعتنا الخاصة، ومجاملة ..لأصدقائنا في جمعية اللحوم حياكم الله، وسامحونا على القصور |
| Bir parça tavuk veya balığa karıştırılan ve bu etleri sığır etiymiş gibi gösteren malzemeler var. | TED | لديهم نوع من المكونات التي تطلى على على قطعة من الدجاج أو السمك، وتجعل اللحم يبدو مثل لحوم البقر. |
| Yarım yüz felci, geçici körlük, salya akıtma diş etleri kanamaları, ereksiyon problemleri kontrol edilemeyen yellenme. | Open Subtitles | شلل بالوجه ،عمى مؤقت ،سيلان لعاب نزيف فى اللثة ،اختلال وظيفى امتلاء البطن عن آخرها بالغازات |
| Ya da San Carlos'ta etleri bittiği için aç kalan Kızılderililere sor hayatın değerini. | Open Subtitles | أو ماذا تساوي بالنسبة للهنود في سان كارلوس عندما ينفد اللحم |
| Öylesine şiddetle atıyorlar ki... etleri kemiklerine kadar yarılıyor. | Open Subtitles | رموها بقوة حتى أنها قامت بتمزيق اللحم حتى العظام |
| Ezilmiş mısırlar, terk edilmiş bir otobanın boş bir şeridine uzatılmış karaca etleri. | Open Subtitles | وتفرد شرائح اللحم علي سيارات النقل المشتركه |
| İyi karşılama. Bu etleri sadece senin için getirdim. | Open Subtitles | استقبال لطيف، بينما أنا أحضر اللحم فقط من أجلك |
| Bana bir güzellik yapın, o buradayken etleri saklayın. | Open Subtitles | رجاءً، أخفوا اللحم عن ناظرها عندما تكون في الجوار |
| - Bütün etleri almak istiyorsanız yani. - Siz getirir misiniz? | Open Subtitles | تشترى جزء كامل من اللحم هل ستحضروه اليه ؟ |
| Evet. Köydeyken, şu meşhur kayıp ayı balığı etleri olayının esrarını çözmüştü. | Open Subtitles | في وطننا كان شهيراً بحل لغز اللحم المقدد المفقود |
| Beni bir dahaki görüşünde, bir grup yeniyetme yönetici kaburgalarımdaki etleri didikliyor olacak. | Open Subtitles | إذا رأيتني في المرة القادمة سيكون هناك حفنة من مدراء التنفيذ يقتلعون اللحم من ضلوعي |
| Burada oturuyorsun, sarhoş oluyorsun bütün bu etleri doğruyorsun. | Open Subtitles | الجلوس هنا والسُّكر, وتقطيع كل هذه اللحوم |
| Ve işin en güzel tarafı etleri direkt sendikaya bağlayabileceğim anlaşmalı marketlerde satacağız. | Open Subtitles | وأفضل جزء في ذلك سوف نبيع اللحوم التي تصل لأعضاء الإتحاد مباشرةً |
| Tuhaf etleri, komik müzikleri, pirinç düşkünlükleri. | Open Subtitles | لحوم غريبة، موسيقى مرحة، بالإضافة إلى الأرز |
| Hem de, "Tüm Güneylilerin dişleri ayrık ve diş etleri iltihaplı" dedikten sonra. | Open Subtitles | بالرغم من أني قلت بأن أسنان جميع الجنوبيين سيئة ويعانون من مرض اللثة المعروف بإسم : إلتهاب اللثة |
| İnsanların kanını koklarım. Bulun onları. etleri ayrılana kadar kaynatın onları. | Open Subtitles | أنا أشتم رائحة الدم البشرى، إعثر عليهم واسلقهم حتى يتساقط لحمهم |
| Saçma sapan takılıyorlardı. Hala biraz etleri varken yiyelim şunları. | Open Subtitles | لقد كانوا بالخارج يتحامقون لنأكلهم الآن قبل أن يصيبوا لحومهم بالحماقة |
| İyi sığır ve domuz etleri. Senin tuzağa düşürdüğün dağ tavşanlarını beklemeyeceğiz. | Open Subtitles | لحوم البقر ولحوم الخنزير الجيّدة لا نريد حيوانات صيدك |
| Diş etleri solmuş. | Open Subtitles | لثته تغير لونها |
| Beyaz balinalar gibi pek çok balina türünün sayıları da 200 yıldır süregelen etleri, yağları ve kemikleri için avlanmaları ve öldürülmeleri sırasında çarpıcı bir biçimde azaldı. | TED | ومثلها ،أنواع كثيرة أخرى من الحيتان تعاني من التناقص الشديد في أعدادها بسبب 200 سنة من الاصطياد حيث يتم قنصها و قتلها من أجل لحمها زيوتها ،وعظامها. |
| Çorba, kan yerine. Tavuk etleri de... Anladım, anladım. | Open Subtitles | تبقى زلابية الدجاج، أقصد بالحساء الدم ...و الزلابية |