| Hayır, etmedi! Bizim evimiz biziz. Sen, ben ve çocuklar. | Open Subtitles | لا لم يفعل , المنزل هو نحن انا وانت والاطفال |
| Aslında var, çünkü Gina hak etmişti ama çocuk hak etmedi. | Open Subtitles | في الواقع، ليس بسبب أنها تستحق ذلك وانه لم يفعل ذلك. |
| 1918'de ordusunun yenildiğini asla kabul etmedi. | Open Subtitles | هو لم يقبل أبدّاً أن جيشه قد هُزم فى 1918 |
| O yeri o inşa etmedi. Sadece kendine mal etti. | Open Subtitles | هو لم يبني هذا المكان هو فقط استولى عليه |
| Ve yangının bütün kanıtları yok edeceğini düşünmüş ama etmedi. | Open Subtitles | و إعتقد أنّ الحريق سيدمر كل الأدلة، لكن لم تفعل. |
| Havayla hiç temas etmedi, hep suyun içindeydi. | TED | لذلك هي لم تتعرض للهواء أبداً. إنها تحت الماء تماما. |
| Tamam, yani kim söktüyse...filmi sökmeye çalıştıysa, her kareyi yok etmedi. | Open Subtitles | إذاً من حاول النزع لم يقم بتدمير الفيلم فيلم أسود وأبيض |
| Beni buna zorladıysa da artık biliyorum ki bu kaderi hak etmedi. | Open Subtitles | مع أنه تطاول على ولكني أعرف الآن إنه لم يستحق هذا المصير |
| Ama o kabul etmedi. Güney Afrika'yı ırkçılıktan gerçekten arındırana kadar bunu yapmayı reddetti. | TED | لكنه لم يفعل. ورفض ذلك إلى أن حقق هدفه بتحرير جنوب أفريقيا من الفصل العنصري. |
| Bu beni mahvedebilirdi. Ama etmedi. | Open Subtitles | كان بالإمكان أن يحطمني هذا الشيء لكنه لم يفعل |
| Babası zengindi ve ona yardım etmiş olabilirdi ama etmedi. | Open Subtitles | كان بإمكان والده أن يفعل ذلك له ولكن والده لم يفعل ويمده بالمال لا يوجد أي دلالة أن والده |
| - Daha kabul etmedi ama, elbette edecek. - Neyi kabul edecek? | Open Subtitles | . هو لم يعترف حتى الأن لكنه سيعترف يعترف بماذا ؟ |
| İma bile etmedi. Direk söyledi. | Open Subtitles | هو لم يعطني تلميحاً حتى أخبرني بالحقيقة كاملة فحسب |
| Yapmadığı şeyler için yediği dayaklardan hiç söz etmedi mi? | Open Subtitles | ألم تخبرك عن كل هذا الجلد الذى كانت تناله حين لم تفعل ما لم تكن تريد فعله ؟ |
| Bilmiyorum. Sanırım, ama elini belli etmedi ve nedenini bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم أعتقد ذلك لكنها لم تفعل شيئا ولا أعلم لماذا |
| L Yani, o sadece kendi hayatını riske etmedi , hadi, o da bizim tehlikeye attılar. | Open Subtitles | أعني ، هيا ، هي لم تعرّض حياتها فقط للخطر عرّضت حياتنا أيضاً بدون ذكر قوة الثلاث |
| Tahminimce ben muayene etmeden önce, başka bir doktor muayene etmedi. | Open Subtitles | رغم ذلك وعلى أفتراض بأنه لم يقم طبيب آخرَ بفَحصَه قبل ما افحصه انا |
| - Hastanelik etmiş resmen. - Kimseyi hastanelik falan etmedi. | Open Subtitles | ـ وأدخلهم المشفى ـ إنه لم يدخل أيّ أحد للمشفى |
| Son geldiğinde tek kelime etmedi, | Open Subtitles | إنه هادئ جداً. لم يتفوه . بكلمة آخر مرة جاء فيها |
| Yanıkları iş yüzünden olduysa da bunu hiçbir zaman rapor etmedi. | Open Subtitles | لو كان قد احترق اثناء العمل لم يقدم تقرير بذلك ابدا |
| Askeriye de ona yaşaması için başka bir yer vermedi ve bu inatçı parti üyesi de orayı terk etmedi. | Open Subtitles | لكن الجيش لم يكن عنده شقة أخرى يعطيه اياها لكن الرجل العنيد لم يرضى بالخروج |
| Yani tuzlu pişirilmiş yiyeceklerin erotizim kalitesini taktir etmedi. | Open Subtitles | إذن فهي لم تقدّر القيمة الجنسية للحوم المالحة. |
| Sana bunlardan hiç söz etmedi değil mi? | Open Subtitles | إنها لم تخبركِ بهذا الأمر قط، أليس كذلك؟ |
| Topluma yeniden katıldığımızda bunun bizim için kaç tane engel yarattığını hayal etmedi. | TED | وهي لم تتخيل كم الحواجز التي قد يسببها هذا الأمر لنا أثناء عودتنا إلى المجتمع. |
| Evet. Annem, benimle hiç görüşmemesini istedi. Ama babam hiç beni ihmal etmedi. | Open Subtitles | أجل، أمّي رفضت أن يكون على صلةٍ بيّ، ولكنّه كان يحرص على أن أكون في أفضل حالٍ. |
| Keje gariptir, hiç itiraz etmedi. Arkamdan geldi. Ama bir daha ağzını açmadı, tek kelime konuşmadı. | Open Subtitles | وللغرابة فقد إستسلمت كاجا لي تبعتني ولكنها لم تنبس ببن شفة من حينها |
| Onunlayken yabancılar hakkında bir tane bile kırıcı laf etmedi. | Open Subtitles | لم يقل أي شيء لئيم حول الغرباء بينما كنت معه. |