| Bir hata yaptı ve bunu kabul etmek istemiyor. | Open Subtitles | كل ما بالأمر أنه قد اقترف خطأً و هو لا يريد أن يعترف به |
| Benim düşüncem bilimin nasıl yapıldığını unutmuş ve bunu kabul etmek istemiyor. | Open Subtitles | ما اظنه هو انه قد نسي كيف يتم أداء العلم و لا يريد أن يعترف بذلك |
| Dindar olduğunu kabul etmek istemiyor ama yanında bir Meryem Ana heykeli taşıyor. | Open Subtitles | لا يريد الاعتراف بأنه متدين لكنه يحمل معه تمثالاً للعذراء مريم |
| O yüzden buradayım, belli ki onlar da yardım etmek istemiyor. | Open Subtitles | لذا الان انا هنا ومن الواضح انهم لا يريدون مساعدتي ايضًا |
| İnsanlar bunu kabul etmek istemiyor çünkü bu kontrolün olmadığı anlamına geliyor, tek gereken şanslı olmak. | Open Subtitles | الناس لا يريدون الاعتراف بذلك لأن ذلك يعني فقدان السيطرة ولكن يجب عليك فعلاً أن تكون محظوظاً |
| Büyülü yılan diyarından geldiğini belli etmek istemiyor öyle değil mi? | Open Subtitles | تلمها إنها لا تريد أن تُعرف بإسم القادمة من أرض سحرة الثعابين أليس كذلك؟ |
| O iyi. Sadece bunları kendisine itiraf etmek istemiyor. | Open Subtitles | إنهـا بخيـر , لكنهـا لا تود الاعتـراف بهذا فحسب |
| Sana yardım etmek istemiyor. Sihrini sihirli, lanet bir şapka içinde saklamak istiyor. | Open Subtitles | لا يريد مساعدتك وإنّما يريد أنْ يجمع قدراتك في قبّعة لعينة |
| Onu önerdim ama sizi ya da Lord Hazretlerini rahatsız etmek istemiyor sadece temsilciyi görecekmiş. | Open Subtitles | إقترحت ذلك ولكنه قال إنه لا يريد إزعاجكِ أو أن يزعج سيادته، الوكيل فقط |
| Bu adam, mağazayı sadece ürün tipine göre organize etmek istemiyor. | Open Subtitles | هذا الرجل لا يريد تنظيم المتجر طبقاً لنوع المنتج فقط |
| İstemiyor, tutamayacağı bir şey için yemin etmek istemiyor. | Open Subtitles | إنه لا يريد ... أن يعطي أي وعد .. خوفاً من أن لا يتمكن من العودة |
| Beni tedavi etmek istemiyor . Anladım . | Open Subtitles | لا يريد أن يعالجني, أنا أفهم ذلك |
| Tapınak neden yardım etmek istemiyor? | Open Subtitles | لماذا لا يريد المعبد ان يساعدني |
| Annex'i ifşa etmek istemiyor. | Open Subtitles | انهُ لا يريد ان يكشتفوا مكان المخابرات |
| Size haberlerim var: Engelli insanlar oraya park etmek istemiyor bile. | Open Subtitles | أؤكد لكم أن المعاقين لا يريدون حتى صفّ سياراتهم هناك |
| Diğerleri böyle şeylerin var olduğunu kabul etmek istemiyor. | Open Subtitles | الناس الآخرون لا يريدون حتى لإعتراف هذه الأسئلة تجد |
| Fransızlar Roland'ın ölümünü, Şarlman'ın Hristiyanlığa aykırı gayelerinden dolayı kabul etmek istemiyor. | Open Subtitles | الفرنسيين لا يريدون أن يعترفوا ان وفاة رولاند كان بسبب شارلمان برنامج الأمم المتحدة للنوايا المسيحيه |
| Sağlığı hakkında gerçeği kabul etmek istemiyor. | Open Subtitles | لا تقلقي لا تريد أن تتقبّل واقعها الصحّي |
| Bu yönde dewam etmek istemiyor musun? | Open Subtitles | إنك لا تريد أن تخرج لذلك الطريق |
| Gul'dan gücünü Frostwolves'lara vererek ziyan etmek istemiyor. | Open Subtitles | Gul'dan لا تريد أن تضيع وسلطته على Frostwolves. |
| Kar etmek istemiyor musun? Böylesini istemiyorum. | Open Subtitles | ـ أنت لا تود أن ننقذ الحزمة ـ ليس هكذا |