| O zaman sanırım benim de fırfırlı şapka giymem gerekecek. | Open Subtitles | حسنًا، أظن بأني سأرتدي قبعة مزخرفة |
| BlueBell'e bir spor barı lazım, fırfırlı masa örtüleri ve antika kanepeleri olan bir şarap odasına değil. | Open Subtitles | كما تعلمين ,(بلوبيل) تحتاج حانة رياضية وليس سالون نبيذ مع مفارش مزخرفة وأرائك أثرية |
| Ama Kadim Springfield'daki o eski kafalılar saçınızı kestirecek, müziğinizin sesini kısacak ve size Keith Partridge gibi fırfırlı gömlekler giydirecekler. | Open Subtitles | لكن المحافظين من أهل (سبرنغفيلد) القديمة سيجعلونكم تقصون شعركم وتخفضون صوت موسيقاكم وترتدون قمصاناً مزخرفة مثل (كيث بارتريدج) |
| Kalplerden daha fazla nefret ettiğim tek şey fırfırlı ya da pembe nesneler. | Open Subtitles | أكثر شيء أكرهه من القلوب أيّ شئ مزخرف أو وردي |
| Güzel, altın sarısı ve yeşil brokardan kolları fırfırlı bir elbise giymiş. | Open Subtitles | بِرداء ذهبي جميل ذات زخارف خضراء وأكمام مهدبة |
| fırfırlı giyebilirim. | Open Subtitles | -يمكنني أن أرتدي قبعة مزخرفة |
| Bir erkek için fırfırlı ve pembe. | Open Subtitles | إنه مزخرف ووردي لوَلد، إنه شاذ للغاية |
| Güzel, altın sarısı ve yeşil brokardan kolları fırfırlı bir elbise giymiş. | Open Subtitles | بِرداء ذهبي جميل ذات زخارف خضراء وأكمام مهدبة |