| Kurtlar, çürümüş yüzler ve fırlamış bağırsaklar seni rahatsız etmiyor... ama kasap dükkanının kokusu rahatsız ediyor, öyle mi? | Open Subtitles | الديدان والعفن والأحشاء البارزة لا تزعجكِ ولكن روائح متجر الجزار تزعجكِ؟ |
| Bu kambur değil, kemiklerin dışarı fırlamış. | Open Subtitles | ليس هنالك شيء سوى عظامك البارزة |
| Şu fırlamış kaburgaya bak. | Open Subtitles | إنظر لهذه العظمة البارزة هنا . |
| Araba çarptığı zaman elinden fırlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها وقعت من يده عندما أصيب |
| Her şey dışarı fırlamış hâlde. | Open Subtitles | تستطيع أن ترى كل شيء يظهر إلى الخارج |
| Ben kaza mahalinden 50-60 fite fırlamış cesetler gördüm. | Open Subtitles | رأيتَ جثثاً ألقيت من 50-60 قدماً من موقع سقوطها |
| Yaralı vaziyette araçtan dışarıya fırlamış. | Open Subtitles | وقعت من السيارة مع جروح سطحية |
| Danforth'un arabasından fırlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد إنها وقعت من سيارة (دانفورث) |
| Her şey dışarı fırlamış hâlde. | Open Subtitles | تستطيع أن ترى كل شيء يظهر إلى الخارج |
| Uçaktan fırlamış gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدوا بأنها ألقيت من الطائرة |
| Arabadan fırlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها ألقيت من السيارة |