| Ve ara sıra birileri de bu fırsat için bana teşekkür eden bir not gönderiyor. | TED | ومن وقتٍ لآخر، يرسل لي أحدهم ملاحظة يشكرني فيها على الفرصة. |
| Babamız bugün bize verdiğin fırsat için sana teşekkür ediyoruz, düşüncelerimizi seslendirdiğimiz ve diğerlerininkinide duyduğumuz için, sana sesleniyoruz Tanrım, İsa adına... bilgeliğe dokunmak ve hissetmek için | Open Subtitles | أبانا, نشكرك على الفرصة التى أتحتها لنا اليوم لنعبّر عن ارائنا ونستمع لأراء الأخرين |
| Ucuz siyah takım elbisenle ofisime gelip elimi sıkarak fırsat için teşekkür etmiştin. | Open Subtitles | ولجت إلى مكتبي ببدلتك السوداء الرخيصة تلك. وصافحت يدي وشكرتني على الفرصة. |
| Bunun gibi bir fırsat için kaç kişi cinayet işler hiç bir fikrin var mı? | Open Subtitles | هل لديك أى فكرة عن عدد الشباب الذين من الممكن قتل أنفسهم من أجل فرصة كهذه |
| Bu fırsat için hepinize teşekkür ederim. Benim kitabımda hepiniz bir numarasınız. | Open Subtitles | اود ان اشكركم على الفرصه الرائعه ساتذكركم دائما |
| Dışarıda ele geçirebileceğimiz her fırsat için savaşacağız. | Open Subtitles | سنكافح من أجل كلّ رجل هناك ينبغي بأن يمارسه ولم يفعل بعد |
| Bu fırsat için size teşekkür etmek istedim. | Open Subtitles | أردت أن أشكرك من أجل هذه الفرصة |
| Galena ve ben bu şerefli fırsat için Amerika'ya teşekkür etmek istiyoruz. | Open Subtitles | أنا و تالين نود أن نشكر أمريكا لهذه الفرصة المجيدة |
| Pekâlâ, bu fırsat için tekrar teşekkürler. | Open Subtitles | حسناً , وأنا أشكرك حقاً لإتاحة الفرصة |
| ve Lakshmi bütün bunlara benimle birlikte katlanmak zorunda kaldı ancak bana verdiği bu fırsat için ve burda olmamdan dolayı kendisine ve burda olan herkese | TED | ولذا كانت لاكشيمي معي خلال هذا كله. لكني أقدر كثيرا الفرصة التي أعطتني إياها لأكون هنا |
| Bize verilmiş olan her andaki fırsat için minnettar olabiliriz dedim ve hatta çok zor bir şeyle karşı karşıya geldiğimiz zaman, bu fırsat için yükselip, bize verilmiş olan fırsata karşılık verebiliriz. | TED | بل قلت يمكن أن نكون شاكرين في كل لحظة موهوبة على الفرصة التي تحملها، وحتى إن واجهنا أمرا في غاية الصعوبة، يمكننا أن نرتقي بهذه الفرصة ونستجيب لهذه الفرصة الممنوحة لنا. |
| Brian adındaki genç adam bana gönderdiği güzel notta şöyle diyordu: ''Programdan iki kez reddedildiğimi biliyorum ama yine de bu fırsat için size teşekkür etmek istedim. | TED | أرسل لي شابٌ يدعى براين ملاحظة جميلة قائلًا: "أعلم أنه تم رفضي من البرنامج مرتين، لكن أريد أن أشكرك على الفرصة. |
| Ucuz siyah takım elbisenle ofisime gelip elimi sıkarak fırsat için teşekkür etmiştin. | Open Subtitles | لقد دخلت إلى مكتبي في تلك البدلة الرخيصة وصافحت يدي وشكرتني على الفرصة ... |
| - fırsat için teşekkürler. | Open Subtitles | أشكركَ على الفرصة سأخرجُ من هنا |
| fırsat için teşekkürler. | Open Subtitles | شكرا لكم على الفرصة. |
| - İyi seçim. - Bu fırsat için teşekkürler. | Open Subtitles | إختيار جيد - شكراً لكِ على الفرصة - |
| Dostlarım, buraya oldukça eşsiz bir fırsat için uzaklardan geldiniz. | Open Subtitles | أصدقائيالـ... لقد سافرتم بعيدا من أجل فرصة فريدة من نوعها |
| fırsat için dürüstlüğü feda ettim. | Open Subtitles | ضحيت بالنزاهة من أجل فرصة. |
| Hepinize bu fırsat için teşekkür ederim. Hepiniz kitabımda yıldızsınız. | Open Subtitles | اود ان اشكركم على الفرصه الرائعه ساتذكركم دائما |
| Dışarıda ele geçirebileceğimiz her fırsat için savaşacağız. | Open Subtitles | سنكافح من أجل كلّ رجل هناك ينبغي بأن يمارسه ولم يفعل بعد |
| İnsanlar bu fırsat için birbirini öldürür. | Open Subtitles | أقصد، الناس يتزاحمون من أجل هذه الفرصة |
| Ama,bu fırsat için ne kadar çok beklediğimi biliyorsun. | Open Subtitles | لكنك تعلم انني انتظرت طويلا لهذه الفرصة كي اصل للجبهة |
| Bu fırsat için minnettar olmadığımdan değil, efendim, ama benim ilk sahaya dönüş günüm için çok önemli bir detay gibi görünüyor. | Open Subtitles | هذا لا يعني أنني لست ممتن لإتاحة الفرصة يا سيدي... ولكن هذا يبدو وكأنه التفصيل مهم جدا لأول يوم لي مرة أخرى في هذا المجال. |
| Göt herif..bu fırsat için çok üzüleceksin | Open Subtitles | أيها الأحمق سوف تندم على هذه الفرصة التي تفوتها |