| İyi. Galiba anne gökyüzünden gelen fıstıklardan istemiyor. | Open Subtitles | حسناً ، أعتقد أن والدتكم لا تريد الفستق من السماء |
| İş bitiriciyimdir. Diyelim ki fıstıklardan rahatsız oldun. | Open Subtitles | لأني سأضربهم , سأريك مثال على هذا الفستق |
| O fıstıklardan biraz uzak durmam lazım. | Open Subtitles | أحتاج مساحة كافية بعيداً عن هذا الفستق |
| Şu fıstıklardan bazıları inanılmaz. | Open Subtitles | بعضاً من تلك الفتيات لا يعقلنّ |
| Ona gelen fıstıklardan bazılarını görmeniz lazımdı. | Open Subtitles | يجب أن ترى الفتيات الذين أتو لزيارته |
| Muhtemelen kafayı çekti, sokakta satılan fıstıklardan çok yedi ve Central Park'taki Balto heykeliyle Trump kelimesinin anlamını tartışıyor. | Open Subtitles | ربما قد ثمل وأكل العديد من الفستق ويناقش مسألة (ترامب) مع تمثال (بالتو) في حديقة (سنترال بارك) |
| -oh, tabi o fıstıklardan değil | Open Subtitles | ... -طبعاً ليس هذا الفستق |
| Ve sen fıstıklardan söz ediyorsun ha? | Open Subtitles | وأنتَ تتحدّث عن الفتيات ؟ |