| FaceTime'da kulağını telefona dayamana gerek yok anne. | Open Subtitles | أمي، وجهة فيس تايم هي التي لم تكن قد حصلت على وضع الهاتف على أذنك. |
| Aynı şekilde, FaceTime uygulamasını kullanarak arkadaşlarınızla ya da sevdiklerinizle, sesli veya görüntülü konuşma yaparsanız, bu konuşmalar da kolayca izlenemez. | TED | وكذلك ، إذا كنت تستخدم فيس تايم لإجراء مكالمة صوتية أو مكالمة فيديو مع واحد من الأصدقاء أو الأحباء، ذلك، أيضا، لا يمكن التنصت عليها بسهولة. |
| Skype'ı ve FaceTime'ı da satın alıp bakma şansınız var mı? | Open Subtitles | هل يمكنك الإستحواذ على "سكايب" أو "فيس تايم" أيضا؟ |
| FaceTime zamanı. | Open Subtitles | الوقت فيس تايم. |
| Her akşam FaceTime yapıyoruz ve giydiğimi göstermek istedim. | Open Subtitles | .. ما أقصده هو أننا نُكلم بعضنا على الفيس تايم كل ليلة وانا اردت أن أريها أنني كُنت أرتديها |
| Colin Salmon. FaceTime'dan arıyor. Açmam lazım. | Open Subtitles | انه (كولين سالمون) انه يتصل بي عن طريق برنامج فيس تايم |
| FaceTime kullanıyorum. | Open Subtitles | وأنا أفعل فيس تايم. |
| İşyerinde FaceTime kullanmama izin yok da. | Open Subtitles | لا يُسمح لي حقاً بإستخدام (فيس تايم) أثناء العمل |
| Arayan Karen, FaceTime'dan arıyor! | Open Subtitles | إنها (كارين) تتصل على فيس تايم! |
| Zorlu bir FaceTime konuşması. | Open Subtitles | فيس تايم صعبة. |
| Nicki'yle FaceTime yapacağım. | Open Subtitles | يفترض أن أخاطب نيكي على الفيس تايم في الوقت الحالي |