| Eğer annen bir fahişeydi desem bu doğru olur mu? | Open Subtitles | اذا انا قلت ان والدتك كانت عاهرة هل سيكون هذا صحيحا ؟ |
| O kadın, benim Oxford'da birçok kez düşüp kalktığım bir fahişeydi. | Open Subtitles | كانت تلك المرأة عاهرة إستخدمتها مرات عديدة في أوكسفورد |
| Benim ikim Savunma Bakanının yoga hocasıydı, ...buna inanabiliyorsan, 6lardan biri fahişeydi. | Open Subtitles | بلدي الثاني هو وزير الدفاع الوزير مدرب اليوغا ، إذا كنت تعتقد أنه يمكن ، واحد من الستات كانت عاهرة. |
| Benim kaybım olduğu nereden belli? Annesi fahişeydi. Aynı senin gibi. | Open Subtitles | من يدري إن كان حقاً إبني أمه كانت عاهره مثلكِ تماماً |
| Galiba. Eskiden fahişeydi. | Open Subtitles | أعتقد ذلك سابقا كانت مومس من مستوى عالي |
| Şey, saçlarıyla İsa'nın ayaklarını yıkayan fahişeydi o. | Open Subtitles | حسنٌ، لقد كانتْ عاهرةً... غسلتْ قدم يسوع بشعرها. |
| Annem beni doğururken ölen 22 yaşında bir fahişeydi. | Open Subtitles | أمي كانت عاهرة بعمر الـ 22 و التي ماتت عندما كانت تنجبني |
| Ve biraz fahişeydi..ve beni soydurdu.. | Open Subtitles | و كانت عاهرة بحق أرادتني أن أنزع ثيابها هناك بالضبط بساحة الرقص, و أن أسندها على الجدار |
| Onunla tanıştığımda çöpleri karıştıran evsizlerle yatan alkolik bir fahişeydi. | Open Subtitles | عندما قابلتها كانت تأكل من القمامه. وكانت عاهرة مدمنة تضاجع الرجال المشرّدين. |
| Annenden bahsedelim , O iyi olmayan bir fahişeydi. | Open Subtitles | فضلي كبير على والدتك لقد كانت عاهرة من الطراز السيء |
| Karın bir fahişeydi, benim suçum değil. | Open Subtitles | زوجتك كانت عاهرة. هذه ليست غلطتي. |
| fahişeydi -polis yapmadı mı? | Open Subtitles | -وأكتشفت أنها عاهرة -هل علمت الشرطة عن هذا؟ |
| Annen beni arzularım için gönüllü bir fahişeydi. | Open Subtitles | لقد كانت مجردة عاهرة تشبع رغباتي. |
| Kardeşim Chanel giyen ucuz bir fahişeydi! | Open Subtitles | كانت اختي مجرد عاهرة هنا و هناك |
| La Rev olucion bir tanrıça değildi, fakat bir fahişeydi. | Open Subtitles | الثورة ليست آلهة، ولكن عاهرة. |
| Harika bir fahişeydi. | Open Subtitles | .. كانت عاهرة مذهلة |
| Annen bir fahişeydi. | Open Subtitles | هل أخبرك أن أمكِ كانت عاهرة ؟ |
| Ama kız bir fahişeydi Tony. | Open Subtitles | لَكنَّها كَانتْ a عاهرة , tony. |
| - Yani fahişeydi. - Ne? | Open Subtitles | إذاً كانت عاهرة ؟ |
| Benim kaybım olduğu nereden belli? Annesi fahişeydi. Aynı senin gibi. | Open Subtitles | من يدري إن كان حقاً إبني أمه كانت عاهره مثلكِ تماماً |
| - Öyle mi? Aslında 1.000 $ lık bir fahişeydi... | Open Subtitles | حَسناً، في الحقيقة كانت عاهره بألف دولار. |
| Tanrı'nın kutsal şehrinde Yahudi bir fahişeydi. | Open Subtitles | مومس يهودية في مدينة الرب المقدسة |
| O da soğukkanlı bir fahişeydi. | Open Subtitles | كانت عاهرةً باردة الأعصاب صعبةُ المراس |