| 17,000? faiziyle beraber... | Open Subtitles | 17,000الف مع الفوائد سيجعلها مايقارب الـ20,000 الف يورو |
| Sen şu 30 bini faiziyle birlikte ödemenin hemen bir yolunu bulmalısın. Ya da buradan kaçmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تحضري 30 ألف اليوم مع الفوائد أو عليكِ أن تهربي |
| Sen şu 30 bini faiziyle birlikte ödemenin hemen bir yolunu bulmalısın. Ya da buradan kaçmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تحضري 30 ألف اليوم مع الفوائد أو عليكِ أن تهربي |
| Sözleşme karşılığında fazladan 100.000 dolar ve bana borçlu olduğun 5.000 doları faiziyle istiyorum. | Open Subtitles | أرغب بعلاوة توقيع قدرها 100 ألف دولار بالإضافة للخمسة المستحقّة لي مع الفائدة |
| Cezalar ve faiziyle, 7.603,12 dolar ediyor. | Open Subtitles | ، بحساب الفائدة هذا يعني سبعة آلاف وستمائة وثلاث دولار وإثنى عشر فلس |
| Önden yatırım yapacaksın ben de sana faiziyle birlikte her kuruşuna kadar aydan aya ödeme yapacağım. | Open Subtitles | . أنا أفهم , أنتي إستثمري مقدما و سوف أُرجِعه لكي مرة أخرى مع فوائد |
| Hapisten çıkınca, faiziyle geri alırsın. | Open Subtitles | وستسترده بعد السجن بفوائد كبيرة |
| Ödeyeceğine söz verdi. faiziyle. | Open Subtitles | وقد وعدني أنه سـيعيد الي المبلغ حتى مع الفوائد |
| Yarın sabah 09:00'a kadar parayı faiziyle hazır et. | Open Subtitles | أحضر المال صباح الغد في التاسعة بما فيه الفوائد |
| İkincisi ve asıl önemlisi, adamınız paramı faiziyle beraber geri ödedi. | Open Subtitles | وثانياً ، متعمّقة بهذه النقطة فتاكِ هنا ، لقد دفع لي كامل المبلغ مضافاً إليه الفوائد |
| Bu harika bir fikir ve faiziyle geri ödeyeceğiz. | Open Subtitles | إنها فرصة مذهلة، ونحن بالطبع سنعيد لك المال بالإضافة إلى الفوائد. |
| Dinle, sadaka olarak istemiyoruz borç olarak istiyorum, faiziyle geri ödeyeceğim. | Open Subtitles | إسمع , ليست صَدقة سيكون قرض عمل مع الفوائد |
| Ama bu da faiziyle beraber hesabınıza eklenecek. | Open Subtitles | لكني سأسجل هذا على حسابكم بالاضافة الى الفوائد مهما كان معنى كلمة فوائد |
| Milli Gelirler İdaresi vergi olarak 4000 dolar istiyor, faiziyle beraber. | Open Subtitles | طلبت مصلحة الضرائب ضرائب تبلغ أربعــمائة دولار مع الفوائد. |
| İki yüz pound'u faiziyle ödeyin, yoksa kapıları kilitleriz. | Open Subtitles | مئتي جنيه مع الفائدة وإلا أغلقنا البوابة |
| Benim olanı alıp, karşılığını faiziyle vermeye. | Open Subtitles | لأستعيد ما يخصني و لكي أنتقم مع أخذ الفائدة |
| Ya malı ya da 1.5 milyon doları faiziyle almak için geri geleceğim. | Open Subtitles | سترد ما قد أُخِذ أو سترده بامال حوالي مليون و نصف دولار بالاضافة الى الفائدة |
| O zamana kadar da faiziyle ilgileneceksiniz. | Open Subtitles | وحتى ذلك الحين، سيكون لديك لجعل مدفوعات الفائدة. |
| Ama parayı faiziyle geri ödedim. | Open Subtitles | لكن إسترجعت له ماله بفوائد. |
| Hak ettiğimiz desteği verin size faiziyle geri ödeyeceğiz. | TED | أعطنا الدعم الذي نستحقه، ونحن سوف نُرده لك مرة أخرى مع فائدة. |
| faiziyle birlikte. 3 yıl için 160 milyon dolar. | Open Subtitles | بالفائده --160 مليون دولار على مدى ثلاث سنوات |
| Daha fazla para üretmek için faiziyle borç para alan tüketiciler ve bu da şüphesiz ki sonu olan bir dünyada mümkün değildir. | Open Subtitles | بزيادة عدد المستهلكين. المستهلكين يقومون بإقتراض النقود بالفوائد حتى يربحوا أموال أكثر وبكل وضوح, هذا غير ممكن |