| Ne yaptığının farkında bile değilsin, çünkü kırdığın insanların farkında bile değilsin. | Open Subtitles | أنت لا تعرف حتى ما فعلته لأنك لا تعرف الناس الذين آذيت مشاعرهم |
| Ve, burada olduğumuzun farkında bile olmayan birinin peşinden gitmeyi bırakmalıyız. | Open Subtitles | ونتوقف عن ملاحقة فتاة ما والتي لا تعرف حتى أننا موجودان هنا |
| Başın ne tür bir derde girdi, farkında bile değilsin, değil mi? | Open Subtitles | ليس لديك أي فكرة عن الورطة اللتي وقعت فيها، أليس كذلك ؟ |
| O bana saldırdı. Yaptığımı farkında bile değildim. | Open Subtitles | لقد أتاني لم أكن أعرف حتى أنني فعلتُ ذلك |
| Senin dünyayla ilişkin kesilmiş. Neler döndüğünün farkında bile değilsin. | Open Subtitles | أنت تائهة فى الفضاء , وليس لديك أدنى فكرة عن مالذى يحدث |
| Bir mağaza ihtiyacınız olduğunun asla farkında bile olmadığınız şeylere karşı içinizde bir arzu uyandırabilir. | Open Subtitles | المتجر بإماكنه إيقاظ رغبتكِ في الأشياء التي لم تكوني تعلمين حتى أنكِ بحاجتها |
| Aptal herif takip edildiğinin farkında bile değil. | Open Subtitles | ذاك الغبي لا يعلم حتى إنه مُلاحق |
| Arkadaşlarımın ve benim başımız büyük belada ve delice geldiğini biliyorum ama milyonların hayatı söz konusu ve onlar farkında bile değil. | Open Subtitles | أنا وأصدقائي في مشاكل جمة وأعلم أن هذا يبدوا جنونيا،لكن يمكن أن يموت الملايين وهم لا يعلمون حتى أحتاج إلى إستخدام هاتفك |
| Bu çocuklar burunlarına ne çektiklerinin farkında bile değiller. | Open Subtitles | انها عجب هؤلاء الأطفال يعرفون حتى ما انهم يضعون انوفهم. |
| Yukarıda, farkında bile olmadığı yerlerinden pislık temizliyor. | Open Subtitles | بالأعلى تلقي بالقذارة بعيداً وهي لا تعرف حتى إنها امتلكته |
| Kız çekildiğinin farkında bile değilmiş. | Open Subtitles | وقالت إنها لا تعرف حتى انها تم تصويرهم. |
| Kıçın öyle bir havada ki. Üstelik farkında bile değilsin. | Open Subtitles | أنت صعب المراس و أنت لا تعرف حتى |
| Çok küstahsın. Senin için neler yaptığımın farkında bile değilsin. | Open Subtitles | لديك عصبية كبيرة، ليس لديك أي فكرة عما أفعله من أجلك |
| Çok küstahsın. Senin için neler yaptığımın farkında bile değilsin. | Open Subtitles | لديك عصبية كبيرة، ليس لديك أي فكرة عما أفعله من أجلك |
| Çok küstahsın. Senin için neler yaptığımın farkında bile değilsin. | Open Subtitles | لديك عصبية كبيرة، ليس لديك أي فكرة عما أفعله من أجلك |
| Bir şeyden ürküp sessiz kalana dek bunu yaptığımın farkında bile değildim. | Open Subtitles | لم أعرف حتى انني كنت أفعل ذلك حتى يأتي شيء لكي يباغتني فأعود للصمت |
| Ne kaçırdığının farkında bile değilsin. Hadi ama. | Open Subtitles | كنت لا أعرف حتى ما كنت في عداد المفقودين، هيا. |
| Ne harika bir yemek yediğinin farkında bile değilsin. | Open Subtitles | ليس لديك أدنى فكرة عن كم هي وجبة رائعة تلك التي تناولتها للتو |
| Bu davranışının etrafındaki insanları kötü gösterdiğinin farkında bile değilsin. | Open Subtitles | أنتِ لا تعلمين حتى أن طريقة تصرفكِ تجعل الأخرين حولكِ يبدون سيئين |
| Hayatta olduğumun farkında bile değil. | Open Subtitles | إنه لا يعلم حتى أنني على قيد الحياة |
| Bu insanlar farkında bile olmadan kendi yok oluşlarını davet ediyorlar. | Open Subtitles | وهؤلاء الناس يجلبون أنقراضهم أمام بابهم دون أن يعلمون حتى. |
| Yokluğumuzun farkında bile değiller. | Open Subtitles | إنهم لا يعرفون حتى بأننا رحلنا |
| Ölü biri, ama henüz farkında bile değil. | Open Subtitles | انه ميت، وهو لا يعرف حتى ذلك |
| Gerçek aşıkları ayırmanın günah olduğunun farkında bile değil. | Open Subtitles | إنه لا يدرك أنه يفرق بين حبيبين و إنه بذلك يرتكب خطيئة كبرى |
| Bir örnek verdiğimin farkında bile değildim. | Open Subtitles | واو، نمطي؟ لم أكن حتى أدرك أنّه كان لديّ نمط. |
| Hemen geri dönmeliyim. Gittiğimin farkında bile değil. | Open Subtitles | و يجب علىّ العودة فهى لم تعلم حتى اننى قد غادرت |
| Kız ne kadar mutsuz olduğunun farkında bile değil. | Open Subtitles | . الفتاة لا تدرك حتى كم هى تعيسة |