| Günün birinde duyduğun en doğru şey olduğunu fark edeceksin. | Open Subtitles | يوماً ما ستدرك أن هذا أصدق شيء سمعته على الإطلاق |
| Kolay olmayacağını biliyorum, ama seni temin ederim ki, eğer geri dönersen, eninde sonunda, doğru şeyi yaptığını fark edeceksin. | Open Subtitles | أعلم أنه لن يكون سهلاً عليك لكنني أعدك، إن رجعت ستدرك في النهاية أنه الشي الصحيح الذي يجب عليك فعله |
| Sen de birkaç tane çizince bunun yapman gereken şey olduğunu fark edeceksin. | Open Subtitles | وبعد أن تصنع القليل منك وقتها ستدرك أن هذا ما خلقت من أجله |
| Eninde sonunda eğitimin faydalarını fark edeceksin. Sadece çok vakit kaybetme. | Open Subtitles | عاجلا أم آجلا ستدركين أهمية التعليم فعليكِ الاسراع في هذا الأمر |
| Duygularını tekrar açtıktan sonra duygusuz bir hayatın boş olduğunu fark edeceksin. | Open Subtitles | بعدما تعود إنسانيّتك ستدركين أنّ حياتك بلا إنسانيّة محض كارثة |
| Ve işte o zaman hayatının burada olduğunu fark edeceksin. | Open Subtitles | "حينها ستُدركين.." "أنّ هذا المكان هو الذي ترتبط حياتك به" |
| Ve birgün yaşlandığında, geçmişe bakınca bunu fark edeceksin. | Open Subtitles | وفي يوم من الأيام عندما تكونين عجوزاً ستنظرين للوراء وتدركين ذلك |
| Dikkatli dinle. Günün birinde duyduğun en doğru şey olduğunu fark edeceksin. | Open Subtitles | يوماً ما ستدرك أن هذا أصدق شيء سمعته على الإطلاق |
| Sonra korkun yavaş yavaş geçecek ve birkaç gün sonra kimsenin bir bok bilmediğini fark edeceksin. | Open Subtitles | وذلك الخوف سيبدأ في الزوال ، وبعد أيام قليلة ستدرك أن أحداً لم يعرف شيئاً |
| Bunları hatırladığında sahiden de ne kadar güzel bir hayatın olduğunu fark edeceksin. | Open Subtitles | عندما تنظر إلى هذا ستدرك بعد مدة ما مدى جودة ما لديك |
| Öyle mi? Bir gün, beni düşündüğünün yarısı kadar bile tanımadığını fark edeceksin. | Open Subtitles | حسنٌ، يومًا ما ستدرك أنّكَ لا تعرفني حتّى بنصف ما تظنّ |
| Ve sonra fark edeceksin ki hayatın tadını böyle çıkarabilirsin. | Open Subtitles | وعندها ستدرك وحينها ستحصل على عصير الحياة هيا |
| Eğer sıradaki evrensel yerçekimi yasasını sen bulmayacaksan en nihayetinde bu olmadan yaşamak istemediğini fark edeceksin. | Open Subtitles | ما لم تكتشف لنا القانون التالي للجاذبية الكونية، ستدرك في نهاية المطاف |
| Aslında bulunduğun konumda konu bana geldiğinde yapacak hiç bir şeyinin olmadığını fark edeceksin. | Open Subtitles | بالواقع، ستدرك أن الشيء الوحيد الذي ستقوم به بمركزك عندما يعود الأمر لي |
| Bu ses tonuyla konuşmandan bıktım artık! Babam olmadığını ne zaman fark edeceksin? | Open Subtitles | ضقت ذرعًا بلجوئك لتلك النغمة، متى ستدرك أنك لست والدي؟ |
| Neo, er ya da geç bunu fark edeceksin. Tıpkı benim gibi. | Open Subtitles | عجلاً أم آجلاً ستدرك ذلك، كما فعلت أنا... |
| - Kendini daha iyi hissetmen için istediğin her şeyi yapamayacağını ne zaman fark edeceksin? | Open Subtitles | متى ستدركين بأنكِ لا تستطيعين فعل ما تريدين لأنه يجعلك تشعرين جيداً؟ |
| Çok yakında Alura, yalnızca bizi mahkum etmediğini fark edeceksin. | Open Subtitles | قريبا جدا يا الورا ستدركين بانكي لم تدينينا وفقط |
| Sen çıkmaya çalıştıkça her zaman başka bir oda olacağını fark edeceksin. | Open Subtitles | كلما حاولتي الهروب بشكل اكبر ... كلما ستدركين أن سيكون هنالك غرفة آخرى دائماً |
| Buradan çıkmaya çalıştıkça her zaman başka bir oda olacağını daha iyi fark edeceksin. | Open Subtitles | كلما حاولتي الهروب بشكل اكبر ...كلما ستدركين أن سيكون هنالك غرفة آخرى داوماً |
| Bu rozeti çevirince de fark edeceksin ki fırında bir erkek var ve kadına sakso çektiriyor. | Open Subtitles | ثم يمكنكِ أن تديري الشارة ثم ستُدركين أن هناك رجلاً داخل الفرن وهي تعطيه جنساً فموياً |
| İnan ya da inanma, gün gelecek arkana baktığında, bunun başına gelmiş en iyi şey olduğunu fark edeceksin. | Open Subtitles | وصدقي أو لا ربما يأتي يوم عندما تنظرين للخلف وتدركين أنه هذا كان |