"fark edeceksin" - Translation from Turkish to Arabic

    • ستدرك
        
    • ستدركين
        
    • ستُدركين
        
    • وتدركين
        
    Günün birinde duyduğun en doğru şey olduğunu fark edeceksin. Open Subtitles يوماً ما ستدرك أن هذا أصدق شيء سمعته على الإطلاق
    Kolay olmayacağını biliyorum, ama seni temin ederim ki, eğer geri dönersen, eninde sonunda, doğru şeyi yaptığını fark edeceksin. Open Subtitles أعلم أنه لن يكون سهلاً عليك لكنني أعدك، إن رجعت ستدرك في النهاية أنه الشي الصحيح الذي يجب عليك فعله
    Sen de birkaç tane çizince bunun yapman gereken şey olduğunu fark edeceksin. Open Subtitles وبعد أن تصنع القليل منك وقتها ستدرك أن هذا ما خلقت من أجله
    Eninde sonunda eğitimin faydalarını fark edeceksin. Sadece çok vakit kaybetme. Open Subtitles عاجلا أم آجلا ستدركين أهمية التعليم فعليكِ الاسراع في هذا الأمر
    Duygularını tekrar açtıktan sonra duygusuz bir hayatın boş olduğunu fark edeceksin. Open Subtitles بعدما تعود إنسانيّتك ستدركين أنّ حياتك بلا إنسانيّة محض كارثة
    Ve işte o zaman hayatının burada olduğunu fark edeceksin. Open Subtitles "حينها ستُدركين.." "أنّ هذا المكان هو الذي ترتبط حياتك به"
    Ve birgün yaşlandığında, geçmişe bakınca bunu fark edeceksin. Open Subtitles وفي يوم من الأيام عندما تكونين عجوزاً ستنظرين للوراء وتدركين ذلك
    Dikkatli dinle. Günün birinde duyduğun en doğru şey olduğunu fark edeceksin. Open Subtitles يوماً ما ستدرك أن هذا أصدق شيء سمعته على الإطلاق
    Sonra korkun yavaş yavaş geçecek ve birkaç gün sonra kimsenin bir bok bilmediğini fark edeceksin. Open Subtitles وذلك الخوف سيبدأ في الزوال ، وبعد أيام قليلة ستدرك أن أحداً لم يعرف شيئاً
    Bunları hatırladığında sahiden de ne kadar güzel bir hayatın olduğunu fark edeceksin. Open Subtitles عندما تنظر إلى هذا ستدرك بعد مدة ما مدى جودة ما لديك
    Öyle mi? Bir gün, beni düşündüğünün yarısı kadar bile tanımadığını fark edeceksin. Open Subtitles حسنٌ، يومًا ما ستدرك أنّكَ لا تعرفني حتّى بنصف ما تظنّ
    Ve sonra fark edeceksin ki hayatın tadını böyle çıkarabilirsin. Open Subtitles وعندها ستدرك وحينها ستحصل على عصير الحياة هيا
    Eğer sıradaki evrensel yerçekimi yasasını sen bulmayacaksan en nihayetinde bu olmadan yaşamak istemediğini fark edeceksin. Open Subtitles ما لم تكتشف لنا القانون التالي للجاذبية الكونية، ستدرك في نهاية المطاف
    Aslında bulunduğun konumda konu bana geldiğinde yapacak hiç bir şeyinin olmadığını fark edeceksin. Open Subtitles بالواقع، ستدرك أن الشيء الوحيد الذي ستقوم به بمركزك عندما يعود الأمر لي
    Bu ses tonuyla konuşmandan bıktım artık! Babam olmadığını ne zaman fark edeceksin? Open Subtitles ضقت ذرعًا بلجوئك لتلك النغمة، متى ستدرك أنك لست والدي؟
    Neo, er ya da geç bunu fark edeceksin. Tıpkı benim gibi. Open Subtitles عجلاً أم آجلاً ستدرك ذلك، كما فعلت أنا...
    - Kendini daha iyi hissetmen için istediğin her şeyi yapamayacağını ne zaman fark edeceksin? Open Subtitles متى ستدركين بأنكِ لا تستطيعين فعل ما تريدين لأنه يجعلك تشعرين جيداً؟
    Çok yakında Alura, yalnızca bizi mahkum etmediğini fark edeceksin. Open Subtitles قريبا جدا يا الورا ستدركين بانكي لم تدينينا وفقط
    Sen çıkmaya çalıştıkça her zaman başka bir oda olacağını fark edeceksin. Open Subtitles كلما حاولتي الهروب بشكل اكبر ... كلما ستدركين أن سيكون هنالك غرفة آخرى دائماً
    Buradan çıkmaya çalıştıkça her zaman başka bir oda olacağını daha iyi fark edeceksin. Open Subtitles كلما حاولتي الهروب بشكل اكبر ...كلما ستدركين أن سيكون هنالك غرفة آخرى داوماً
    Bu rozeti çevirince de fark edeceksin ki fırında bir erkek var ve kadına sakso çektiriyor. Open Subtitles ثم يمكنكِ أن تديري الشارة ثم ستُدركين أن هناك رجلاً داخل الفرن وهي تعطيه جنساً فموياً
    İnan ya da inanma, gün gelecek arkana baktığında, bunun başına gelmiş en iyi şey olduğunu fark edeceksin. Open Subtitles وصدقي أو لا ربما يأتي يوم عندما تنظرين للخلف وتدركين أنه هذا كان

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more