| Astroloji haritasında aslanın, başağın yanında olduğunu fark etmedin mi? | Open Subtitles | الم تلاحظ ذلك على خارطه المنجمين ان العذراء تلى الاسد |
| Belki fark etmedin, ama ben o hayatı bıraktım artık. | Open Subtitles | في حالة أنك لم تلاحظ لقد تقاعدت من تلك الحياة |
| Otomatların et ve haşlanmış yumurtayla dolu olduğunu fark etmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ بأن ألات البيع مليئة باللحم و البيض المسلوق ؟ |
| Belki fark etmedin ama çocuklar bu ara biraz pasaklı görünüyor. | Open Subtitles | ربما انت لم تلاحظي لكن الأولاد يبدون بشكل فوضوي بالأونة الاخيرة |
| Ve gittiği zaman bilgisayarının açık olduğunu da fark etmedin? | Open Subtitles | و بعد مغادرتها , ألم تلحظ بأنّ حاسوبكَ مفتوحاً ؟ |
| Koleksiyon eşyalarını gizlice azar azar depoya kaldırıyor ve sen fark etmedin. | Open Subtitles | كانت تقوم بنقل مقتنياتك سرًا للخزانة القليل بكل مرة، وأنت لم تلاحظ |
| Ters olan Lincoln resminde, gözler ve ağız aslında yukarı bakıyor. O yüzden bir gariplik fark etmedin. | TED | في الصورة المقلوبة لوجه لينكولين الفم والعينان كانا في الواقع مقلوبين بشكل صحيح، لذا لم تلاحظ أي شيء خارج عن المألوف. |
| Yani, yanlış çalışıyordu ve sen bunu fark etmedin. | Open Subtitles | حسنا، وأحيانا يعمل فضفاضة وأنت لا تلاحظ ذلك. |
| Ya bunu fark etmedin ya da korkup kaçtın. | Open Subtitles | إمّا أنّك لم تلاحظ ذلك أم أنّك لاحظت فخفت وهربت. |
| Her an nasılda tetikte olduğunu fark etmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ كيف أبقت متغاضيه عن عاتقها طوال الوقت؟ |
| fark etmedin mi? O benimle olmaya katlanamıyor. | Open Subtitles | ألم تلاحظ أنها لم تستطيع احتمالي , زوجتك غيليا |
| Uçakta olduğumuz sırada kusmuk torbasının üstünü okumaya başladığımı fark etmedin mi? | Open Subtitles | أعني, ألم تلاحظ في الطائرة عندما بدأت تتحدث بدأت أقرأ ما مكتوب على كيس التقيؤ |
| Elbette ki fark etmedin! Şimdi fark ediyor musun? | Open Subtitles | بالطبع لم تلاحظ الأمر من قبل لأنك تراني الآن |
| Geçen gece Jasper'ı fark etmedin bile. | Open Subtitles | ذات ليلة حاول جاسبر التحدث إليك ولم تلاحظ ذلك |
| Belki fark etmedin ama cavus siyasi bir atesin icinde. | Open Subtitles | في حال لم تلاحظي يمارس ضغط سياسيّ كبير على الرقيب |
| Her zaman kendinden Jimmy diye bahsettiğini fark etmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظي أنه يشير إلى نفسه بضمير الغائب؟ |
| Ayrıca, spor salonu minderlerini fark etmedin. | Open Subtitles | بالإضافة ، لم تلاحظي طعم أرضية صالة الرياضة |
| Saçlarımızın nasıl da parlak ve kepeksiz olduğunu fark etmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلحظ أن شعرنا لامعاً و خال من القشرة؟ |
| Saldırı esnasında kontak lenslerinden birisinin düştüğünü fark etmedin. | Open Subtitles | أنت لم تدرك أن واحدة من العدسات اللاصقة الخاصة بك برزت خلال الاعتداء |
| İşe başladığından beri sıradışı bir şey fark etmedin mi? | Open Subtitles | أنتَ مَا لاحظتَ أي شئ غير عادي منذ بَدأتَ العَمَلَ هنا؟ |
| Ne olmuş onlara? - Volkanik faaliyeti atmosferik aşırı dönüşü fark etmedin mi? | Open Subtitles | أنتَ لم تُلاحظ النشاط البُركانى و الغُلاف الجويّ مُتقلب جِداُ. |
| Bana tekme atarken ters yöndeki kolunla kafanı koruduğunu fark etmedin mi? | Open Subtitles | ألاحظت أنّك حين تركل، فترفع ذراعك لحماية جانبك؟ |
| Muhtemelen beni hiç fark etmedin çünkü neden arkana bakasın ki? | Open Subtitles | لكن ربما أنك لم تلاحظني لأن لماذا قد تنظر خلفك؟ |
| Henüz fark etmedin. | Open Subtitles | لم تلحظي الأمر بعد، فالأوان يفوت عادة عندما يلحظ الناس ذلك |