| Beşinci sorudan sonra, fark ettim ki... - ...annem sıkıştırıyordu! | Open Subtitles | عن الحق بعد السؤال الخامس أدركت أن والدتي والمرج لي. |
| Sonra fark ettim ki vücudum savaşın insanlara yaptıklarının en iyi örneğiydi. | TED | ومن ثم أدركت أن جسدي كان، بأكثر من طريقة، نموذج حي لما يمكن للحرب فعله بأي شخص. |
| Dün gece yapacaktım ama sonra gözlerine baktım ve fark ettim ki benimle gerçekten seks yapmak isteyen birisini bulmak çok zor. | Open Subtitles | كنت سأفعل ذلك بالأمس ، ولكن عندما نظرت خلال عينها لاحظت أن كم من النادر أن تقابل شخص مستعد للقيام بالجنس معك |
| Ama sonra, fark ettim ki o piksellerle aynı zamanda oynamayı da istiyordum. Ve oraya küçük bir kamera koydum, | TED | لكن لاحقاً، أدركت أني أريد ان أتفاعل مع هذه البكسلز أيضا، فوضعت كاميرا صغيرة في أعلى الخوذة أيضا، |
| Ben de seni bekletecektim ama sonra fark ettim ki ben bir erkeğim. | Open Subtitles | أنا أيضًا كنت سأجعلك تنتظرين، ثم أدركت أنّي رجل. |
| Sonunda fark ettim ki kahvem dünyadaki diğer pek çok şey gibi her kesimden inanılmaz sayıda insanın çabasının birleşimini gerektiriyor. | TED | لقد أدركت أن قهوتي مثل بقية الأشياء الكثيرة في العالم، تتطلب عملًا مشتركًا لأعداد هائلة من البشر من مختلف المهن والتخصصات. |
| İşte o an fark ettim ki, bu bilim insanlarıyla çalışabilme imkanım vardı. Böylesi bir fırsata hemen atlayıverdim. | TED | وبعدها ادركت ان هناك فرصة لي للتعاون مع هؤلاء العلماء، واقتطفت تلك الفرصة |
| Önce bir şarkı yazdım ama fark ettim ki Closing Time'i taklit etmişim. | Open Subtitles | اولاً، لقد كتبت اغنية وبعدها ادركت انني استوحيتها بشكل اساسي من "الوقت القريب" |
| İleriye, daha ileriye gittim ve gittikçe fark ettim ki bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı. | TED | سوف استمر في الذهاب أبعد من ذلك، وبينما استمررت، أدركت أن جميع مجالات العلوم مترابطة. |
| Aslında tam o an fark ettim ki, Zaraeeb semti algı konusunu ele almak için en iyi şartları sunuyordu. | TED | إذًا وفي هذه اللحظة بالذات أدركت أن مجتمع الزرايب هو النطاق الأفضل لطرح موضوع التصور والفهم. |
| Bir de fark ettim ki, bilgilendirilmiş toplum kurmak için bizim de iş hayatının üzerinden geçmemiz gerekiyor. | TED | لذا فقد أدركت أن علينا المرور عبر أعمال بناء مواطنة مستنيرة. |
| Hikâyeye baktığımda fark ettim ki Jericho Yolu'nun takma adı var. | TED | بالنظر إلى القصة، لاحظت أن لطريق أريحا لقب. |
| O zaman fark ettim ki, yozlaşma, büyük yozlaşma, sistematik yozlaşma yapmaya çalıştığımız her şeyi baltalıyordu. | TED | في هذا الوقت, لاحظت أن الفساد, هذا الفساد الكبير الفساد المنهجي المنظم كان يضعضع أساس كل ما كنا نحاول فعله |
| Gördüğümde fark ettim ki, bir şekilde atlatmıştım artık. | Open Subtitles | بعد رؤية ذلك، أدركت أني قد تخطيت المرحلة الحرجة. |
| Ama oraya yaklaştıkça fark ettim ki henüz başka insanların yanında olmaya hazır değilim. | Open Subtitles | كلّما اقتربنا أدركت أنّي لستُ مستعدًّا للتعايش مع أناس آخرين |
| fark ettim ki seninle beraberken kendimi gol atmaya yönlendirmiyorum. | Open Subtitles | لقد أدركت عندما أكون معكي لست كالشخص الذي يركض بإتجاه المرمي |
| Sonra, birdenbire fark ettim ki, bu iki sayfa arasındaki bütün bir sayfa yırtılıp alınmış. | Open Subtitles | ثم, فجأة, ادركت ان هناك ورقة بالكامل تم قطعها من هذا الخطاب المزدوج |
| Her neyse, şunu fark ettim ki uzun zamandır kendimi aileme bu kadar yakın hissetmemiştim. | Open Subtitles | على اية حال انا فقط ادركت انني لم اكن قريبا الى عائلتي هكذا منذ وقت طويل |
| fark ettim ki... ..bu dükkanda tek bir gerçek dostum var. | Open Subtitles | تعلم؟ بدأت أدرك أنه لدي صديق حقيقي واحد في هذا المحل |
| Daha sonra fark ettim ki, nasıl bir hayat yaşayacağıma kendim karar vereceğim. | Open Subtitles | ثم أدركت أنّ الأمر يعود إليّ لأقرّر أي نوع من الحياة عليّ عيشها. |
| Sonra da fark ettim ki biri çılgın hayatımı zaten paylaşıyor. | Open Subtitles | و حينها أدركتُ أن شخصا ما قد شارك معي هده الحياة |
| Ve fark ettim ki, sebep hemşireler değildi ve kendim değildim, burgerler değildi. | Open Subtitles | وبعد ذلك استوعبت , ليس الممرضات وليس أنا , بل ليس حتى . البرقرز , إنهم المرضـى |
| Ancak karanlıkta aranırken fark ettim ki, daha önce sahip olmadığım seçenekler yüzünden felç olmuştum. | TED | ولكني بحثت في الظلام أدركت أنني في الواقع كنت مشلولاً من قبل الخيارات العديدة التي لم تكن لدي من قبل. |
| Biraz düşündüm ve fark ettim ki sen benim Kryptonlumsun. | Open Subtitles | لقد كنت اعطيه الكثير من تفكيري وادركت انك من تضعفيني |
| Affedersiniz bayan, fark ettim ki... | Open Subtitles | أرجو المعذرة انستي, فلقد لاحظت... |
| Ama sonra fark ettim ki bunlar altından değil, pirinçtenmiş. | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك أدركت أنّها ليست من الذهب، و إنّما من النحاس. |