| Ve böylece yedi farklı çeşit sirke, ve 14 farklı çeşit hardal ve 71 farklı çeşit zeytinyağınız oldu -- | TED | وهذا ما أدى إلى أنكم تجدون سبعة أنواع مختلفة من الخل, و 14 نوع مختلف من المسطردة, و 71 نوع مختلف من زيت الزيتون.. |
| Yumurtalarımız, kreplerimiz, ve 3 farklı çeşit kekimiz var. | Open Subtitles | نحن لدينا بيض ، بسكويتات ، ثلاثة أنواع مختلفة من الفطائر |
| Evet, beş farklı çeşit peynir krem peynir ve tulum peyniri dahil olmak üzere. | Open Subtitles | نعم، خمس أنواع مختلفة من الجبن بالإضافة إلى كريمة الجبن و جبن الناس |
| Yılın her gününe özel 365 farklı çeşit peynir tipi olan bir ülke. | Open Subtitles | إنّه بلد به 365 نوع مختلف من الجبن، نوع لكل يوم من أيام السنة، |
| Bu kadar farklı çeşit canlı nereden geldi? | Open Subtitles | من أين أتت الأنواع المختلفة للكائنات الحية؟ |
| Bu odada beş farklı çeşit sandalye var. | Open Subtitles | هناك 5 انواع من الكراسي في غرف هذا الفندق |
| Bana beş farklı çeşit ilaç verdiler ve kanser olduğumu fark ettiler. | Open Subtitles | لقد أعطوني خمسة أنواع مختلفة من حبوب الدواء ومن ثمّ اكتشفوا السرطان الذي أصابني |
| Dokuz farklı çeşit parlak yapıştırıcımız vardı. | Open Subtitles | كان لدينا 9 أنواع مختلفة من الأشياء اللامعة |
| Aslında farklı çeşit gaylerin birbiri ile dövüştüğü eşleşme oyunu. | Open Subtitles | في الواقع... إنها لعبة للمطابقة، حيث يقوم عدة أنواع مختلفة من المثليين في مصارعة بعضهم. |
| Ve size bir feminist için biraz radikalce olacak birşey söylemek istiyorum. özellikle düşünen bir insan grubunun içinde farklı çeşit anatomiler olduğu zaman arklı görüşlerin ortaya çıkacabileceğine inanıyorum. | TED | وأريد أن أقول شيئا متطرفاً قليلاً لنشطاء النساء , ألا وهو أنى أعتقد أنه ربما هناك أنواع مختلفة من الرؤى يمكن أن تأتى من أنواع مختلفة للتشريحات , بالأخص عندما يكون لدينا ناس تفكر فى مجموعات . |
| Bunların farklı çeşit yiyecekler olduğunu söyledik. | TED | قُلنا أن هذا نوع مختلف من الطعام. |
| 14 farklı çeşit tekila ısmarladım. | Open Subtitles | لقد طلبت 14 نوع مختلف من التيكيلا |
| 250 farklı çeşit hardal ve sirkeleri, 500'den fazla çeşit meyve ve sebzeleri 25'ten fazla çeşit şişe suları vardı-- ve biz o zamanlar suyu çeşmeden içiyorduk. | TED | لديهم 250 نوع من الماسترد والخل واكثر من 500 نوع مختلف من الفواكه والخضار والعشرا ت من انواع زجاجات المياه-- كان ذلك في وقت كنا معتادين فعلا على شرب زجاجات المياه |
| Yumurtaların her biri başka sıcaklığa hassas düzinelerce farklı çeşit proteinden oluşmuştur. | TED | البيض مكون من العشرات من الأنواع المختلفة من البروتينات كلٌ منها حساس لدرجة مختلفة من الحرارة . |
| Birçok farklı çeşit var. | TED | هناك العديد من الأنواع المختلفة. |
| Hey, ama bunda yedi farklı çeşit et yok ki. | Open Subtitles | مهلا هذ ليس سبع انواع من اللحم . |