| Fremont marketinden aldım. Ayrıca tavukları da vardı. | Open Subtitles | حصلت عليها من المتجر في فريمونت لديهم دجاج أيضاً |
| - Galiba Fremont'tan Tom 1. hatta bekliyor. | Open Subtitles | أَفْهمُ بأنّنا عِنْدَنا توم مِنْ فريمونت على خَطِّ واحد. |
| Lisa Fremont, yarım akıllı gözü biraz açık bir adam için bile doğru kızdır. | Open Subtitles | ليزا فريمونت" هى الفاتة المناسبة" لأى رجل عاقل يستطيع النظر بعين واحدة |
| Bizimkilerden biri, Bay Coates'in ve Bay Fremont'ın kişilik haklarını ihlal ettiğimizi düşünmüş olmali ki, bunu savcıya söylemişler. | Open Subtitles | أحد رجال الشرطة شعر بأننا انتهكنا حقوق السيدين " فيرمونت " و " كوتس " المدنية وأخبر المدعي العام |
| Olayı izleyen Fremont sakinlerinin ceplerini doldurmaya çalışmadıklarından emin misin? | Open Subtitles | كل النقود المبعثرة هل انت متأكد ان مواطنوا فيرمونت الواقفين لم يحاولوا |
| Washington'u Fremont ve Coates öldürmediyse kim öldürdü? | Open Subtitles | إذا لم يكن فريمان وكوت هم من قتلوا واشنطون ؟ |
| Bu bir giydiğini bir daha giymeyen Lisa Fremont mu? | Open Subtitles | أليست هذة "ليزا فريمونت" التى لا ترتدى نفس الفستان مرتين ؟ |
| Biliyorsunuz Bayan Fremont, orada birşeyler olabilir. | Open Subtitles | "أتعرفين , أنسة "فريمونت ربما يكون لدية شيئاً هناك |
| Lisa Fremont, yarım akıllı gözü biraz açık bir adam için bile doğru kızdır. | Open Subtitles | ليزا فريمونت" هى الفاتة المناسبة" لأى رجل عاقل يستطيع النظر بعين واحدة |
| Bu bir giydiğini bir daha giymeyen Lisa Fremont mu? | Open Subtitles | أليست هذة "ليزا فريمونت" التى لا ترتدى نفس الفستان مرتين ؟ |
| Biliyorsunuz Bayan Fremont, orada birşeyler olabilir. | Open Subtitles | "أتعرفين , أنسة "فريمونت ربما يكون لدية شيئاً هناك |
| Ve bu Cumartesi Fremont maçın var, fikstürdeki en önemli maç. | Open Subtitles | ولديك مباراة مع " فريمونت " هذا السبت المباراة الأكبر في جدولك |
| Dün Fremont maçını iptal etti. Bu senenin en önemli maçıydı. Oğlumun maçını seyretmeye menajerler gelecekti. | Open Subtitles | بالأمس ألغى مباراة "فريمونت" ، الآن هذه أهم مباريات العام هنالك وسطاء من الخارج سيأتون لمشاهدة ولدي وهو يلعب |
| Ve bu Cumartesi Fremont maçın var, fikstürdeki en önemli maç. | Open Subtitles | ولديك مباراة مع " فريمونت " هذا السبت المباراة الأكبر في جدولك |
| Fremont'ın dışında döküntü bir motelde uyuşturucu taşıyan bir kaç keş tutukladım. | Open Subtitles | أمسكت مدمن بتهمة حيازة " خارج فندق قذر في " فريمونت |
| Bu sabahki teşebbüsü başarısız olunca silahı size verdi değil mi Bay Fremont? | Open Subtitles | وبعدما فشلت محاولته هذا الصباح أليس كذلك سيد " فريمونت " ؟ |
| Fremont Sokağı'nda ölen tehlike gösterisi motorcumuz. | Open Subtitles | راكب دراجات الالعاب البهلوانية الذى مات فى شارع فيرمونت |
| Peki o zaman sen ne bok yemeye Fremont'la müzakerelerini tekrar göz önüne aldın? | Open Subtitles | اذا لما اعاد فتح خط المفاوضات مع فيرمونت ؟ |
| Sizce Toyota neden Fuji-bilmem-ne dururken Fremont'ta araba üretimi yapıyor? | Open Subtitles | لماذا تظنون ان تويوتا تصنع السيارات في فيرمونت بدلاً من فوجي؟ |
| Fremont ve Coates ya da her kimlerse, bizimle buluşmak istiyorlar. | Open Subtitles | فريمان و كوتس أيا كانوا يريدون أن يلتقوا بنا |
| Fremont ve Coates asla var olmadılar ve asla buluşmadık demek. | Open Subtitles | هذا يعنى أن فريمان و كوتس لا وجود لهم ، ونحن لم نلتقى من قبل |
| Olayı çözdün mü? Fremont ve Coates o gün markete nasıl gitmişler? | Open Subtitles | (تتصور كيف ذهب (فيرمان) و (كوتس الى المتجر فى ذلك اليوم ؟ |