| Düşünmüyorum. Tek düşündüğüm Göğsünde bir delik açmak. Boğazında da bir delik açayım ki sonsuza kadar tek kelime edemesin. | Open Subtitles | إلى أن أغمد سلاحي في صدره وأحشر به ذلك الكلام المخزي في حلقه لأنه نطق بما يسوؤني هنا |
| Aniden Göğsünde bir ağrı belirdi... ve bayılıp düştü. | Open Subtitles | فجأة شعر بألم في صدره وسقط وغاب عن الوعي |
| Yaşadığı travma Göğsünde bir hava baloncuğuna sebep oldu ve bu ona nefes problemleri yaşatıyor. | Open Subtitles | الصدمة سببت فقاعة هواء في صدره , مما يسبب له مشاكل في التنفس |
| Ve bunları anlatarak uzak durmak Göğsünde bir bomba sarılı olan adam | Open Subtitles | و إخبارهم بالإبتعاد عن طريق الرجل الذي لديه قنبلة مربوطة على صدره |
| Beraber televizyon seyrediyorduk, ve bir anda Göğsünde bir sıkışma oldu- geri çekilin. | Open Subtitles | لقد كنا فقط نشاهد التليفزيون وقد كان يضق على صدره |
| Bir doktor şöyle demişti; Göğsünde bir fil otururken nefes almaya çalışmak gibi bir şey. | TED | انها في الاساس مثل محاولة التنفس ، كما قال طبيب في حين وجود فيل واقفٌ على صدرك |
| Oraya gittim, herif Göğsünde bir kurşunla yerde yatıyordu. | Open Subtitles | ،لكن عندما جئت كان الرجل ملقاً على الأرض و رصاصة في صدره |
| Ağzından laf almaya çalışmıyorum. Göğsünde bir delik olan çocuğu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أطرح أي أسئلة أنا أفكر بالفتى الذي لديه ثقب في صدره |
| Adamı Göğsünde bir bıçakla buldular. | Open Subtitles | وجدوا الرجل العجوز والسكين في صدره. |
| Göğsünde bir bıçakla Hearts'ün işyerinin önüne atıldı. | Open Subtitles | سكينة في صدره , قمة أعمال " هارست " على قارعة الطريق |
| Göğsünde bir bıçak vardı. Bilmiyorum. Tatlım? | Open Subtitles | كان هناك سكينة في صدره لا اعرف |
| Göğsünde bir mermi ile hastanede dolanmak isteyen Alex Karev'e rapor vermişsin. | Open Subtitles | وصرّحت لـ " أليكس كاريف " الذي أصرّ على التجول حول المستشفى برصاصة في صدره |
| Göğsünde bir I.C.D. cihazı var. | Open Subtitles | نعم لديه جهاز آي سي دي في صدره |
| Tanığın söylediğine göre sınıfa, Göğsünde bir bombayla gelmiş. | Open Subtitles | إستناداً إلى الشاهدة لقد جاء إلى الفصل وهناك قنبلة على صدره |
| Kraliyet kahramanı, alması gereken bu fakat onun Göğsünde bir yeşil taş gördüm, ve bundan böyle gerçek ismi gelmeli ve reis ünü | Open Subtitles | ستكون لديه الشجاعة الملكية لكن على صدره أرى حجارة خضراء ومنها سيأتي اسمه الحقيقي |
| En kötüsü ise, o adamın Göğsünde bir bomba taşıyor olması. Sanıyorum bu durum sizin kaybet-kaybet dediğiniz durum oluyor. | Open Subtitles | و الأسوأ رجلٌ بحزامٍ ناسف على صدره أعتقد كلا الحالتين تسميانها وضع "خاسر |
| Lincoln'un kucağında nikotin bantları ile kaplanmış, Göğsünde bir tabela varmış. | Open Subtitles | مستلقياً في ساحة لينكولن مغطى بـ رقع النيكوتين مع إشارة على صدرك |
| Sence du düşme hissi mümkün mü, ve Göğsünde bir rakun, ifade edilemeyen kederin fiziksel bir görünümü mü? | Open Subtitles | تظن أنه من الممكن أن شعور السقوط و الراكون على صدرك, هو تمثيل جسدي للأسى الغير معبر عنه؟ |
| Oysa Göğsünde bir bayrak var ve uluslar için savaştığını sanıyorsun. | Open Subtitles | على الرغم من ذلك ترتدي علم على صدرك وتخال أنّك تخوض معركة ضد الأمم. |
| Bir adam evine geliyor ve annesini yerde kanlar içinde, Göğsünde bir bıçakla yatarken buluyor. | Open Subtitles | رجل يأتي إلى المنزل فقط ليجد أمه تنزف على الأرضية وسكين محشور في صدرها |
| Freddie'nin Göğsünde bir librettonun tamamı sığacak kadar yer var. | Open Subtitles | هناك غرفة لكافة النصوص الأوبرالية في صدر فريدي |
| Bir keresinde Göğsünde bir sandalye ayağının yarısı olan bir adam gördüm. | Open Subtitles | رأيت مرة رجلاً بداخله نصف رجل كرسي داخل صدره |