| Sıcak, çok sıcak olacak ve öğlen vakti gölgede kalsanız iyi edersiniz. | Open Subtitles | وستكون ساخنة، ساخنه جدا، لذا من الافضل البقاء في الظل وقت الظهيره |
| Belki de herkesin gerçek bir kahramanın gölgede saklanmayacağını anlamasının zamanı geldi. | Open Subtitles | ربما حان الوقت ليدرك الجميع أن البطل الحقيقي لا يختفي في الظل |
| Sen, gözümde öyle parlıyorsun ki diğer tüm kadınlar gölgede kalıyor. | Open Subtitles | كنت تألقك الزاهى في عيني يضع كل امرأة أخرى في الظل |
| Aşağıda bir yerlerde, gölgede saklanıyor, saldırmaya hazır. | Open Subtitles | لقد سقط هنا.. فى مكان ما توارى فى الظلال.. متأهبا للأنقضاض |
| Avustralya'nın yemyeşil yağmur ormanlarında, kuşların tünekleri alçak dallarda ve orman zemini arasında gölgede ve tropikal meyvelerde. | TED | في غابات أستراليا الخصبة، تبني الطيور أعشاشها على الأغصان المنخفضة وتمشي بتمهل عبر الغابة، مستمتعةً بالظل والفاكهة الاستوائية. |
| Sıcaklık gölgede 50 derece ve yukarıda da hiç gölge yer yok. | Open Subtitles | درجة الحرارة مرتفعة فى الظل ولا يوجد ظل على الرافعة |
| Bizi topa götürürse, annesini gölgede, vagonun içinde bıkacağımızı söyle. | Open Subtitles | قُل له أننا سنتركها بالعربة في الظل إن قادنا نحو هذا المدفع |
| gölgede uzanmayı severdi. | Open Subtitles | مع هوبي لما كان سعيداً لاستلقائه في الظل |
| Andy'ye gelince molayı yüzünde garip bir tebessümle gölgede geçiriyordu bizlerin onun birasını içtiğimizi seyrederek. | Open Subtitles | أما أندى فقد قضى فترة الراحة جالسا فى الظل و ثمة ابتسامه غريبة على شفتيه |
| Andy'ye gelince molayı yüzünde garip bir tebessümle gölgede geçiriyordu bizlerin onun birasını içtiğimizi seyrederek. | Open Subtitles | أما أندى فكان يقضى الأستراحة جالسا فى الظل |
| Güneşte + 200, gölgede - 200 derece sıcaklık. | Open Subtitles | مئتان درجة في نور الشمس ناقص 200 في الظل |
| Gezegendeki sıcaklık gölgede ortalama 57 derece. | Open Subtitles | درجة حرارة سطح الكوكب 135فهرنهايت في الظل |
| Kimseyi gölgede bırakmak istemiyoruz ama artık biz de güneşteki yerimizi istiyoruz. | Open Subtitles | -لا نرغب بترك أحد في الظل -لكننا أيضاً نطالب بمكانتنا تحت الشمس |
| Saat tam 12 ve gölgede 35 derece. | Open Subtitles | إنها الثانية عشر ظهرا ودرجة الحرارة تصل لـ35 في الظل |
| Galiba gölgede oturup siz gençleri izlesem daha iyi olur. | Open Subtitles | ربما من الأفضل أن أجلس في الظلال وأشاهدكم تقودنها أيها الشباب |
| Doktor sıcağı yasakladı. Bu yüzden gölgede oturuyorum. | Open Subtitles | الطبيب قال أن الحرارة مضرة بي و يجب علي تجنبها و هذا هو سبب جلوسي في الظلال |
| Sen gölgede izlerken kontrollü olmak zorlaşıyor. | Open Subtitles | ليس صعباً أن تتحكم بنفسك حين تراقبنا من الظلال |
| Gidin orada gölgede oturun. Sakıncası var mı, evlat? | Open Subtitles | انا ساجلس هناك بالظل هل فهمت سوني؟ |
| Öyle ki Amazon yağmur ormanlarının sağladığı oksijen miktarı gölgede kalıyor. | Open Subtitles | هذا الازدهار يفوق حتى غابات الأمازون المطيرة الغنية بالحياة النباتية |
| Ondan büyük kızlarda dahil, herkesi gölgede bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد تفوقت على الجميع حتى البنات الأكبر سناً |
| Kızgın, miyop bir komşunun tanıklığı diğer bütün kanıtları gölgede bırakmamalı. | Open Subtitles | شهادة جار غاضب قصير النظر لا يجب ان تتفوق على كل الأدلة الباقية الصور فواتير الخدمات |
| Bu bana senin elbiseni gölgede bırakacak bir kıyafet bulmama yetecek bir zaman bırakmıyor ve biliyorsun, mutlaka beyaz giyeceğim. | Open Subtitles | حسن ، هذا لايعطيني وقتاً كافياً حتى أجد فستان يفوق فستانك بريقاً وتعلمين بالطبع أنني سأرتدي فستاناً أبيضاً |
| Ben Doktor Frasier Crane. Şunu hatırlatayım: gölgede nelerin gizlendiğini asla bilemezsiniz. | Open Subtitles | أنت لَنْ تَعْرفَ الذي يَترصّدُ في الظّل. |
| # O hoş koku, bahçedeki çiçekleri gölgede bırakıyor. # | Open Subtitles | يُقلّلُ عطرُ من أهمية الزهور في الحديقةِ |
| gölgede dolanırız | Open Subtitles | ♪ نحن نطوفُ في الضلال ♪ |
| Ne kadar kısa giyinirse giyinsin beni asla gölgede bırakamaz. | Open Subtitles | لم تستطع أبداً أن تفوقني تألقاً مهما قصّرت ملابسها |