| Ve böylece isyancılarla barış görüşmelerini başlattım. | TED | وبذلك، بدأت في محادثات سلمية مع المتمردين. |
| Delegeler, bu sabahki olayı protesto etmek için Stratejik Silahların Sınırlandırılması görüşmelerini terk ettiler. | Open Subtitles | انسحب المفوضون من محادثات الحد من انتشار الاسلحة احتجاجاً على حادثة هذا الصباح |
| Başkalarının telefon görüşmelerini hep dinler misin? | Open Subtitles | هل تستمـع دائما إلى محادثات الناس الآخرين ؟ |
| Şimdi takip görüşmelerini programlayacağım. | Open Subtitles | لذا, آه, سأقوم الآن بجدولة متابعة المقابلات. |
| FBI kurallarına göre Bernard bütün görüşmelerini kayıt ettirmek zorunda özel olanları bile. | Open Subtitles | لوائح المباحث الفيدرالية تنص على أن يضع "برنارد" كل المقابلات في سجلات، حتى الإجتماعية. |
| Satı görüşmelerini sen yaptın. Dağıtımcıyı sen buldun. | Open Subtitles | ومن قام باتصالات البيع ومن عثر على موزع |
| Tüm performans görüşmelerini böyle mi yapıyorsun Michael? | Open Subtitles | أهكذا توليت كل التقييم يا (مايكل)؟ |
| Dışişleri Bakanı Abdul-Aziz Bouteflika salıverme görüşmelerini yürütecek. | Open Subtitles | وزير الخارجيّة (عبد العزيز بوتفليقة)... سيتفاوض معكم بشأن الإفراج عن الرهائن... |
| Yeni hükümet bana, yaşanan ciddi kayıpların acısı nedeniyle barış görüşmelerini başlatma izni verdi. | Open Subtitles | الحكومة الجديدة خوّلتني لبدء محادثات السلام بين بلدينا، اللذان عانيا كليهما من الخسائر الكبيرة |
| Yeni hükümet bana, yaşanan ciddi kayıpların acısını çekmekte olduğumuz her iki ülke arasında barış görüşmelerini başlatma izni verdi. | Open Subtitles | الحكومة الجديدة خوّلتني لبدء محادثات السلام بين بلدينا، اللذان عانيا كليهما من الخسائر الكبيرة |
| Nihayetinde barış görüşmelerini iptal etmek istiyorlar. | Open Subtitles | بشكل عام، يريدون منا إلغاء محادثات السلام. |
| Bu, Sudan'daki barış görüşmelerini bitiriyor. | Open Subtitles | هذا سيحطم محادثات سلام السودان |
| NSA, Amerikalıların cep telefonu görüşmelerini dinliyor mu? | Open Subtitles | على محادثات الأمريكيين الخليوية؟ كلا. |
| Tanrım, Arap-İsrail barış görüşmelerini ayarlamak bu kızdan randevu almaktan daha kolay. | Open Subtitles | جيز)، لقد كان أسهل جدولة عربية إسرائيلية) محادثات السلام تلك، صنعت موعدا مع البنت |
| Amerikalı tim FARC ile hükümetin barış görüşmelerini dinamitlemiş. | Open Subtitles | تم إرسالها لإفساد محادثات السلام بين (فارك) والحكومة الكولومبية قتلة؟ |
| Mr. Tuttle'in iş görüşmelerini bitirdiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعرف أن السيد (تاتل) أنهى المقابلات |
| Walling'in görüşmelerini içeren binlerce kayıt var elimizde. | Open Subtitles | لدينا الكثير من التسجيلات (تتعلق باتصالات (ناومي |
| Tüm performans görüşmelerini böyle mi yapıyorsun Michael? | Open Subtitles | أهكذا توليت كل التقييم يا (مايكل)؟ |
| Dışişleri Bakanı Abdul-Aziz Bouteflika salıverme görüşmelerini yürütecekmiş. | Open Subtitles | وزير الخارجيّة (عبد العزيز بوتفليقة)... سيتفاوض معكم بشأن الإفراج عن الرهائن... |