| bir ilacı bu kadar yüksek dozda uygulayacak olursanız, yan etkileri çok olacaktır, böylece yeni ilacınız daha iyi görünecektir. | TED | أى أنه إذا أعطيت مريض جرعة دواء مرتفعة، سوف يؤدي لأعراض جانبية أعلى وعليه سيبدو العقار الجديد أفضل. |
| Çarpışmalarından önce ve sonra aynı şekilde görünecektir, sadece konumları yer değiştirir. | TED | سيبدو بالضبط مثل قبل وبعد اصطدامهم، ولكن مع مبادلة مواقعهم. |
| Güç kullanarak kazanırsak bu daha iyi görünecektir. | Open Subtitles | سيبدو أفضل أمام شعبنا إذا انتصرنا بالقوة |
| Malzemeleri ithal etmek sıradan bir iş gibi görünecektir | Open Subtitles | النقل بالشاحنات للإمدادات ستبدو كأعمال عادية |
| Saçsız çok güzel görünecektir. Gerçekten. | Open Subtitles | إنها ستبدو جميلةً بدون شعرها، وهذه حقيقة |
| Bu onu zayıf gösterecek idari kontrolünü kaybetmiş gibi görünecektir. | Open Subtitles | سيبديه هذا ضعيفا كما لو أنه فقد قدرته على الإدارة |
| Bu iş muhtemelen bazı üniversitelerin başvurularında oldukça iyi görünecektir. | Open Subtitles | سيبدو هذا رائعاً على طلب إلتحاقك للجامعة |
| Hey, bence senin gibi biri bunlardan birinin içinde hoş görünecektir. | Open Subtitles | أعتقد أن رجل مثلك سيبدو رائعاً داخل أحداها |
| O Hastalık, muhtemelen hasta gibi görünecektir. | Open Subtitles | إنه فارس الوباء , لذا على الأرجح سيبدو مريضاً |
| Koltan ile karıştırılmış kireçtaşı tozu normal kireçtaşı tozundan farklı görünecektir. | Open Subtitles | غبار الحجر الجيري سيتغلب على أسهم الكولتان سيبدو مختلفاً عن غبار الحجر الجيري القديم |
| Bir de bebeğini taşıyordu. Sence bu nasıl görünecektir? | Open Subtitles | ولقد كانت حامل في طفلك ، اعني كيف سيبدو ذلك؟ |
| Ama A sınıfı manken kullanırsak bu kıyafetlerle podyumda çok harika görünecektir. | Open Subtitles | ولكن إن استخدمنا عارضات من الدرجة الأولى، سيبدو ذلك رائعًا جدًا |
| Küfle kaplı olmayan her şey sana temiz görünecektir. | Open Subtitles | حسنا، أي شيء غير مغطى بالعفن سيبدو نظيفا لك |
| Karnınızda olmak yerine bir rafın üzerinde çok daha iyi görünecektir. | Open Subtitles | سيبدو أروع بكثير على الرف مما هو عليه في بطنك. |
| Kendini kurtarmak için çıldırmış gibi görünecektir. | Open Subtitles | سيبدو الأمر وكأنها وشت بها لتُنقذ حياتها |
| İçki içmeden gidersek tuhaf görünecektir. | Open Subtitles | سيبدو الأمر غريبًا لو رحلنا قبل أن نشرب |
| "Üslerime bildirmekten çekiniyorum çünkü onlara önemsiz görünecektir." | Open Subtitles | "أمر لا أريد أن إذكره إلى رؤسائي" "لأن ذلك سيبدو مبتذلاً" |
| Tüm sahip olduğumuz insani zayıflıksa, ahleken haçlı seferi gibi görünecektir. | Open Subtitles | إذا كان الضعف البشري كل ما نتعامعل معه، فإنها ستبدو حرب أخلاقية. |
| Almanya yine her şeyin üzerinde gibi görünecektir. | Open Subtitles | انها ستبدو وكأنها ألمانيا تعود من جديد |
| Eminim araban beyazlar içinde güzel görünecektir. | Open Subtitles | أراهن بأن سيارتك ستبدو لطيفة بالأبيض |