| Cinselleştirilmiş görüntülerin yerine veya bunlara ek olarak şiddet içerikli medya akışına sürekli maruz kalmak sorunlarımıza yol açıyor olabilir. | TED | ويمكن أن يكون التعرض إلى دفق مستمر من وسائل الإعلام العنيفة بدلًا من أو بالإضافة إلى الصور الإباحية المسبب لمشاكلنا. |
| Ve bu, bu görüntülerin çoğunda bulunan semantik bilgilerin zenginliğini düşündüğünüz zaman gerçekten heyecan verici oluyor. Tıpkı internette görüntü aramak için | TED | وسيكون ذلك مثيراً بالفعل عندما تفكر في إثراء المعلومات الدلالية التي تحويها هذه الصور فهذا مثل بحثك عن الصور في الويب |
| Peki, herşeyden önce o içinde mental görüntülerin aktığı zihinsel bir faaliyettir, | TED | حسنا, اول شيئ هو العقل وهو مسار الصور الذهنية |
| Burada retina çipin çıktısından alınan ardısıra görüntülerin çok dağınık olduğunu farkediyorsunuz. | TED | ما نلاحظه في هذه اللقطات المأخوذة من عمل رقاقة الشبكية هي ضئيلة جدا. |
| Orada sadece ikiniz varken bu görüntülerin nasıl çekildiğini tahayyül edemiyorum. | Open Subtitles | لأنه بوجودكما بمفردكما، لا أتخيل كيف تم تصوير هذه اللقطات |
| ...ve bu görüntülerin bir şekilde bulduğu taşla bir bağlantısı var. | Open Subtitles | و هذه الرؤى بشكل ما مرتبطه بالحجر الذى وجده |
| görüntülerin gelmesine izin ver. Onların seni alıp götürmesine izin ver. - Üzgünüm, buna yardım edemem. | Open Subtitles | دعِ الصّور تأتي , دعيها تغسلكِ ــ أنا آسفة . |
| Şu ana kadar şuurlu zihnin gizemliliği biraz azalmış gibi görünüyor çünkü artık bu görüntülerin nasıl oluştuğu konusunda genel bir çerçevemiz var. | TED | حتى الان لغز العقل الواعي يتناقص بعض الشيئ لأن لدينا بالمعنى العام عن كيفية صنع هذه الصور |
| Şimdi, öğrendiğim dördüncü ve en önemli şey, olumlu bir değişim için görüntülerin nasıl kullanıldığı oldu. | TED | والشيء الرابع والأهم الذي تعلمته هو كيفية استخدام الصور لخلق التغيير الإيجابي. |
| Bu çaba, erken gelişim dönemindeki bir çocuğun algıladığı görüntülerin sadece belli bir bölümünü elde edebilmemiz içindi. | TED | هذا يبين مقدار الجهد المُسْتغرق لالتقاط مجرد جزء صغير من الصور التي يستوعبها عقل طفل في سنوات تطوره الأولى |
| Sahip olduğum tek şey içinde fotoğrafların ve görüntülerin olduğu hafıza kartımdı. | TED | وكان الشيء الوحيد الذي أمتلكه بطاقة الذاكرة مع الصور واللقطات. |
| görüntülerin kendinde mi büyüleyici bir şeyler oluyor? | TED | هل الأشياء السحرية تحدث في الصور نفسها؟ |
| Görüntüler arasında hızlı geçişle, beynimiz durağan görüntülerin art arda gelmesinden zamanın akışını algılar. | TED | المرور عبر الصور بسرعة كافية يرى عقلنا تغير الزمن من سلسلة صور. |
| görüntülerin elde edilmesinden sonra heyecanlanmış olmalısın. | Open Subtitles | تبدو سعيدًا جدًا بعد أن حصلت على هذه اللقطات ؟ |
| Biz Sally'e sızan görüntülerin kaynağını arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن كيفية أنه قد تم تسريب اللقطات إلى سالي |
| Topladığı tüm görüntülerin hâlâ nereye kayıt edildiğini bulamadık ya da o görüntülerle ne yapacağını. | Open Subtitles | جميع اللقطات التي قام بتجميعها مازلنا لا نعلم بشأن مكان تسجيلها أو ما الذي كان يُخطط ليفعل بها |
| Sabit görüntülerin içine sıkıştırılmış video verisi var. | Open Subtitles | هناك محتوى بيانات بين هذه اللقطات الثابتة |
| Eğer görüntülerin sizde kalacağını sanıyorsanız... | Open Subtitles | إذا كنت تعتقد أنك يمكن أن تبقى اللقطات ... |
| Bütün görüntülerin üstünden bir daha geçip adamın havaalanında temiz bir görüntüsünü arayacağım. | Open Subtitles | -شكرا الآن علي فقط البحث في كل اللقطات مجددا و احاول أن أجد صورة واضحة له في مكان آخر بالمطار |
| Evet, bazıları da kayıp ruhların seslerinin sadece mağaralarda yankılanan rüzgârdan ve görüntülerin de adanın bitkilerinin zehrini solumaktan ibaret olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | أجل، ظنّ البعض أنّ أصوات الأرواح التائهة هي أصوات الرياح لدى اجتيازها الكهوف وأن الرؤى كانت بسبب استنشاق العبق السّام لنباتات الجزيرة |
| Bu görüntülerin tanrıdan, PBS'den ya da başka nereden geliyor bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم إن كانت هذه الرؤى من الإله أو من خدمة البث العام أو ماذا |
| O görüntülerin rastgele olduğuna inanmıyorum. | Open Subtitles | أرفض الإيمان بتلك الرؤى العشوائية. |