| Senin de görebildiğin gibi inşa halindeyiz bu yüzden biraz alt üst durumdayız. | Open Subtitles | فنحن ما زلنا في مرحلة الإنشاء ، كما ترين ولذلك فحالنا مضطرب قليلاً |
| görebildiğin gibi. Burası eskiden, uh... yazı stüdyosuydu... | Open Subtitles | كما ترين لقد كان هذا المكان عبارة عن استوديو لي للكتابة |
| - Ama görebildiğin gibi sanatımla, Navajolular'la derin ruhsal bir bağlantım var. | Open Subtitles | ولكن كما ترين من اعمال الفنية لدي صلة روحانية عميقة بالنافاهو |
| Açıkça görebildiğin gibi, sağ memem sol mememden çok daha yukarıda. | Open Subtitles | كما ترين بوضوح أن ثديي الأيمن أعلى من ثديي الأيسر، |
| Senin de görebildiğin gibi sözünü dinledi. | Open Subtitles | وكما ترى فهو يستمع إليك. |
| görebildiğin gibi, yaşlılar, kadınlar ve çocukların yardımımıza ihtiyacı var. | Open Subtitles | فكما ترى يحتاج الكهول والنساء والأطفال جميعا لعوننا |
| - Seninde görebildiğin gibi bu oyun büyük sabır gerektirir, ama zamanın burada anlamı yoktur. | Open Subtitles | كما ترين , أنها اللعبة , التي تتطلب صبرا عظيما لكن الوقت لايعني كثيرا بالنسبة لنا هنا |
| Tüm pasaportları geri aldım görebildiğin gibi. | Open Subtitles | حسناً، استرجعت كل جوازات السفر، كما ترين |
| görebildiğin gibi, sana o kötü maili gönderen bilgisayarın IP adresiyle benimki aynı değil. | Open Subtitles | كما ترين جهاز حاسوبي لديه عنوان رقمي يختلف عن العنوان الموجود في البريد الإليكتروني البشع |
| Ama, görebildiğin gibi iyiyim. | Open Subtitles | ولكن, كما ترين, أنا بخير. |
| Merhaba, Sarah. görebildiğin gibi sapasağlam bir şekilde evimdeyim. | Open Subtitles | مرحباً (سارا) كما ترين أنا في المنزل بأمان وبخير تماماً |