| Bu salaklık. Bizi görebiliyorlar. | Open Subtitles | لا أحب هذا هذا غباء انهم قادرين على رؤيتنا |
| Bizi duyup görebiliyorlar ama aynı şekilde idrak etmiyorlar. | Open Subtitles | يمكنهم رؤيتنا وسماعنا. ولكن لا يمارسون ذلك بالطريقة ذاتها. |
| Hareket sensörü var, güvenlik 100 kameraya birden bakamaz, o yüzden hareket eden bir şey olunca ışık yanıyor ve bizi görebiliyorlar. | Open Subtitles | إن بها مجسات للحركة الحراس لا يستطيعوا مراقبة ال 100كاميرا فى نفس الوقت لذا عندما تلتقطالكاميرا الحركة, يضئ النور فيتمكن الحراس من رؤيتنا |
| Oradan ovayı ve üzerindeki... sığırları ve avlarını görebiliyorlar. " | Open Subtitles | من هناك يمكنهم رؤية السهل بالكامل والماشية، و يمرحون عليه |
| Almanlar şehrin her karesini görebiliyorlar. Kolay hedefiz şu anda. | Open Subtitles | الألمان يمكنهم رؤية كل جزء من المدينة نحن هنا أهداف سهلة |
| Boş evleri de görebiliyorlar. | TED | يستطيع هؤلاء أيضاً أن يروا أراضِ خالية. |
| Sizi pencereden görebiliyorlar. | Open Subtitles | . سوف يرونك من النافذة |
| Buradaydılar. Bizi görebiliyorlar. | Open Subtitles | لقد كانوا هنا من قبل، يستطيعون رؤيتنا |
| Bizi görebiliyorlar! Kamufle olun. Ortama karışın. | Open Subtitles | يستطيعون رؤيتنا, إندمجوا إختلطوا |
| - Pekala, sanırım şimdi bizi görebiliyorlar. | Open Subtitles | حسناً ، أعتقد أنهم يُمكنهم رؤيتنا الآن |
| Şimdi bizi görebiliyorlar. | Open Subtitles | يستطيعون رؤيتنا الان |
| Bizi görebiliyorlar. Spring'de Beşinci Cadde'deler. | Open Subtitles | ربما يمكنهم رؤيتنا إنهم عند تقاطع الشارع الخامس وشارع (سبرينج) |
| Bizi görebiliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يستطيعون رؤيتنا |
| Gözleri 360 derece dönebiliyor. Etrafında olan biten her şeyi görebiliyorlar. | Open Subtitles | أترى، أعينها يمكنها أن تدور دورة كاملة يمكنهم رؤية كلّ شئٍ يحيط بهم |
| Demek yaklaştığımızı görebiliyorlar. | Open Subtitles | لذا يمكنهم رؤية إقترابنا. لايمكننا المخاطرة والترجل الآن. |
| Operanın içerisinde, bol doğal ışık alan bir lobi bulunuyor; burada yarı açık yarı kapalı alanın keyfini çıkarabiliyorlar ve çevrelerindeki güzel manzarayı görebiliyorlar. | TED | داخل الأوبرا، لدينا هذا الرواق مع الكثير من الضوء الطبيعي، ويمكنهم الاستمتاع أيضًا بهذا الفضاء الداخلي والخارجي، ويمكنهم أن يروا جمال المنظر من حولهم. |
| Bu balıkçılar suyun altında, hemen hemen herkesten daha iyi görebiliyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الصيادون يمكنهم أن يروا تحت الماء في الغالب أفضل من أي شخص أخر على الأرض. |
| görebiliyorlar mı diye soruyorsan evet. | Open Subtitles | إذا كنت تسأل إذا كانوا يستطيعون أن يروا , نعم |
| Jake ve Quinn seni nadiren görebiliyorlar. | Open Subtitles | (جايك) و (غوين) بالكاد يرونك |
| bildiğiniz en şüpheci kişiler kurumunuzun orta yerinde kamp kurmuş ve en zor soruları soruyorlar ve her şeyi görebiliyorlar. Onlara ne görmek istediklerini | TED | تخيلوا مجموعة من أكبر مشككيكم معسكرون في قلب منظمتكم يسألون أصعب الأسئلة وهم يستطيعون رؤية كل شيء داخل منظمتكم. |
| Eğer resmin onlardaysa, bu demek ki seni görebiliyorlar. | Open Subtitles | إن كانت لديهم صورتك فهذا يعني بأنهم يستطيعون رؤيتك. |
| Mars'taki toz zerresini görebiliyorlar ama kimse bu üzerimize gelen devasa kar fırtınasının farkına varmamış mı yani? | Open Subtitles | بوسعهم رؤية الغبار عى المريخ، لكن لم يلاحظ أيّ أحد قدوم العاصفة الثلجية العملاقة نحونا. |