"göremediğim" - Translation from Turkish to Arabic

• اراه
• لا استطيع رؤيته
• يسعني رؤيته
• لا أستطيع رؤيته
• أستطيع أن أراه
• أستطيع رؤيتها
• لا أرى
• استطيع رؤيته هذا لا
• استطيع رؤيتهم

Hiç göremediğim bir yere bu kadar para harcadığıma inanamıyorum.
بالكاد اصدق كمية قضائي الوقت في مكان لم اراه مطلقا

göremediğim tüm bu devir teslimi ile ilgili sorun nedir?
اذا ماالمشكلة في هذا الاستحواذ الكامل الذي لا اراه ؟

Devin, benim içimde göremediğim hangi yönümün aynası olabilir?
كيف ممكن ان تكون ديفين مرآة تعكس شيئا في داخلي انا لم اراه

göremediğim için inanmamam da gerekmez
قفط لاني لا استطيع رؤيته هذا لا يعني اني لا استطيع ان اصدقه

göremediğim hiçbir şeye inanmam.
لا أؤمن بأي شيء لا يسعني رؤيته

Geleceğini göremediğim bir kız hayatıma girmişti.
الفتاه ذات المستقبل الذى لا أستطيع رؤيته ،دخلت حياتى

Ama zaman kıtlığından göremediğim şey, aslında bilmek istediğim şeydi...
ولكنك لا تعرف .. أن ما لا أستطيع أن أراه هو ما أريد أن أعرفه

Ben onu göremediğim için sen bana yardım etmelisin.
لا أستطيع رؤيتها أو التحدث لها يجب أن تساعديني

Ve buraya geldiğimde göremediğim için mutlu ve gururluydum.
و لقد وصلت إلى هنا و انا فخورة و سعيدة أني لا أرى.

Ford"a binmiş bir herif onu ve göremediğim bir herifi kovalıyor.
الرجل في السيارة الفورد يطاردها واشخاص اخرون لا استطيع رؤيتهم

Yoksa onu göremediğim her gün için, sizden birini öldüreceğim.
وعن كل يوم لا اراه فيه سأقتل واحداً منكم

Bazen beni kendimde göremediğim şeyleri bende görebildiğin için.
لجعلي ارى الطريق الذي لم استطع ان اراه احياناً.

Anahtarı bende değil birşey var ki göremediğim
لا املك المفتاح هناك شيئ لا اراه

Sen bana, kendi gözlerimle bile göremediğim bir şeyi gösterdin.
لقد رايت شئ بي قبل ان اراه انا

Sana baktığımda gördüğüm ve henüz göremediğim her şey için.
من اجل كل سيء اراه فيك

göremediğim, duyamadığım bir tehlikeden seni koruyamayacağımı bilerek yaşamak.
أنتِ لا تعلمين.. بأنه لا شيء بيدي لحمايتكِ من تهديد لا أستطيع رؤيته أو سماعه أو محاربته

Şimdi de minibüsün arkasında göremediğim bir şeyler yapıyorlar.
الآن يفعلون شيئاً عند مؤخر السيارة لا أستطيع أن أراه

Veya belki de vardır ama göremediğim şeylerin var olduğuna inanmak istemiyorum.
لا أريد أن أعتقد بأن أشياء موجودة لا أستطيع رؤيتها

Böyle bir şeyi yapabilecek insanlar var. göremediğim bir şey varsa başka tabi.
أعني، مالم يكن هناك شيء هنا بأنّي فقط لا أرى.

Ford'a binmiş bir herif onu ve göremediğim bir herifi kovalıyor. Herhalde Jeffrey'in psikiyatrına yönelik... başka bir kaçırma olayıdır.
الرجل في السيارة الفورد يطاردها واشخاص اخرون لا استطيع رؤيتهم