| Bu sabah okul için hazırlanan küçük bir kızı göremedim. | Open Subtitles | لم أرى ابنتك الصغيرة تستعد للذهاب الى المدرسة صباح اليوم. |
| Yatak odandaki her şeyi göremedim ama en benzerini yapmaya çalıştım. | Open Subtitles | لا أرى شيئاً في غرفة نومك هذا ما توقعت حالما أغلق |
| Yetenekleri ve yaratıcılıkları ile bilinen şirketleri ziyarete gittiğimde, süper yıldız bile göremedim, çünkü oradaki herkes önemliydi. | TED | و عندما زرت الشركات المعروفة ببراعتها و إبتكارها، لم أرى أي نجوم، لأن كلهم هناك كانوا مهمين لهم. |
| Size bir tehdit olduğunu gösterecek hiç bir işaret göremedim. | Open Subtitles | لم أرَ أيّةَ إشاراتٍ تدلّ على أنّها تُشكّلُ تهديداً لكِ. |
| Efendim, Morgan ve JJ' i gördüm ama Emily' i göremedim. | Open Subtitles | سيدي لقد رأيت مورغان و جي جي لكنني لم أر إيميلي |
| Temizlikçi de böyle demişti ama onu bir daha göremedim. | Open Subtitles | هذا ما قالُه البواب ، ولم أراه يفعل هذا مطلقاً |
| Fakat bunu daha önce göremedim, birisi bana onun kilolu olduğunu söyleyene kadar. | TED | ولم يكن بمقدوري أن أرى ذلك من قبل، حتى أخبرني شخص ما أن القائد العزيز هو مجرد شخص بَديـن. |
| Çitten içeri girdim... ve kesilecek odun aradım ama hiçbir şey göremedim. | Open Subtitles | لذا , دخلت إلى المنزل وبحثت عن بعض الحطب لكى أشعلة لكننى لم أرى شيئاً |
| Çitten içeri girdim... ve kesilecek odun aradım ama hiçbir şey göremedim. | Open Subtitles | لذا , دخلت إلى المنزل وبحثت عن بعض الحطب لكى أشعلة لكننى لم أرى شيئاً |
| Evet, aptal bir kızım, çünkü senin korku dolu bir kalbi olan bir ödlek olduğunu daha önce göremedim. | Open Subtitles | نعم أنا فتاه ساذجه لأننى لم أرى بوضوح أنك لست أكثر من جبان ذو قلب ملئ بالخوف |
| Ama şu ana değin gerçek bir kanıt göremedim. | Open Subtitles | لكن ليس بعد أن أرى الدليل على وجودهم هنا. |
| Çok iyi göremedim ama, hissettiklerim inanılmazdı. | Open Subtitles | لم أستطع أن أرى جيدأً لكن ما شعرت به كان مذهلاً |
| Pek iyi göremedim, çünkü çok karanlıktı. | Open Subtitles | لم أرى الأمر جيداً لأنها كانت عتمة نوعاً ما |
| Çok fazla kötü şey gördüm. Ama geleceğimi hiç göremedim. | Open Subtitles | ورأيت الكثير من الأشياء السيئة ولكن لم أرَ المستقبل أبداً |
| Ben ise hiçbir parçasını, seninde dediğin gibi, bu dünyaya ait olduğunu göremedim. | Open Subtitles | لم أرَ جزءاً من والدي ولم يكن محكوماً بهذا العالم على حد تعبيرك |
| Sadece gölgesiydi. Tam göremedim ama bu çoğu şeyi açıklığa kavuşturur. | Open Subtitles | كان ظله فلم أر ما حدث جيداً لكن هذا يفسر الكثير |
| Sana, çok hızlı gittiği için onu göremedim demiştim ya. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أنني لم أستطيع أن أراه بسبب السرعة التي كنا نسير عليها , حقا؟ |
| Herkes senin hızlı ve güçlü olduğunu söylüyor. Dün gece göremedim. | Open Subtitles | الجميع يقول بأنك سريع وقوي جداَ ولكني لم أرك كذلك ليلة البارحة |
| - Virajı alıyordum. - Hiç göremedim... Acelem vardı. | Open Subtitles | انا حتى لم أراها فقد كان انتباهى مشغولا يا ألهى كنت ستموت |
| Mezuniyetini göremedim ama şimdi sen üniversiteye gidiyorsun. | TED | هنا للأبد. لم أره يتخرج، وأنت ستدرس الجامعة. |
| Beni alışverişe götürmüştü ve onu bir daha hiç göremedim. | Open Subtitles | أخذتني إلى المركز التجاري ولم أرها ثانية منذ ذلك الحين |
| Kızımı hiç göremedim, henüz 15'imdeydim. | Open Subtitles | لم أستطع رؤيتها. لقد كنت في الخامسة عشر. |
| Kadının tülü vardı, Bu nedenle yüzünü göremedim. | Open Subtitles | الإمرأة كانت تلبس حجاب لذا لم أستطع رؤية وجهها |
| İşler bir uygarlığa ait ne bir alet edevat ne de bir işaret göremedim. | Open Subtitles | انا لم ارى اى ادوات او اشارات لحضارة رسمية. |
| -Alan ve Tintin mi? -Bunu göremedim ben | Open Subtitles | أنا لا أَرى بان هذا سيحدث انت لا تعتقد بهذا |
| - Bu yüzden geldim zaten. Ayrılırken seni teknede göremedim. | Open Subtitles | هذا سبب مجيئي لأنني لم أركِ على متنها حين غادر |
| Sana arkandan yanaştı ve ben... Ben her şey için çok geç olana kadar göremedim. | Open Subtitles | إذ جاءك من الوراء، ولم أرَه إلّا بعد فوات الأوان. |
| Ama ben bunu göremedim. | Open Subtitles | لكنّي لم ألاحظ ذلك، سيدي، لماذا عقلي ليس حادّاً مثلك؟ |