| Bir keresinde bir kitapta görmüştüm. Turistlere uyar. Maceraya uygun değil. | Open Subtitles | لقد رأيته فى كتاب ذات مره أنه للسياح أنها ليست مغامره |
| Kertenkele Adam, sanırım kendisini Kaptan Kirk ile dövüşürken görmüştüm, | Open Subtitles | رجل سحلية ، أعتقد أني رأيته في معركة كابتن كيرك |
| Birkaç kere bir yerden başka bir yere götürüldüğünü görmüştüm. | Open Subtitles | نعم ، رأيتك عدة مرات وهم يأخذونك من غرفة لأخرى |
| Uçağı yakalamaktan filan bahsediyordu. Ön tarafta taksi beklerken görmüştüm. | Open Subtitles | ذكرت أنها ستلحق بطائرة، رأيتها عند المدخل تطلب سيارة أجرة |
| Terkedilmiş daireleri işgal edenleri görmüştüm ama bu ilk oldu. | Open Subtitles | لقد رأيتُ مُفترشين في مبانٍ مهجورة، لكن لا شيء كهذا. |
| Bir filmde görmüştüm, adamın biri kedinin kıçına çatapat sokmuştu. | Open Subtitles | شاهدت فيلماً حيث قام رجلاً بإقحام مفرقعات فر مؤخرة قطة |
| Odanın fotoğraflarını çekmeden önce bu sabah görmüştüm fakat resimde bu yok. | Open Subtitles | رأيته هذا الصباح قبل أن نصور الغرفة لكنه غير موجود في الصورة. |
| Evet bunu daha önce görmüştüm. Bana kapı aralığında biri gibi gözüküyor. | Open Subtitles | ،أجل، رأيته من قبل إنه يبدو مثل رجل عند باب بالنسبة لي |
| Muhtemelen onu en son o zaman mutlu görmüştüm gerçekten mutlu. | Open Subtitles | إنها على الأرجح آخر فترة رأيته فيها وهو سعيد فعلا ً |
| Senin resmini ya gazetede ya da bir postahanede görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيتك صورك على الجدران. او ربما بمكتب البريد. |
| İngilizce şifre çözmede çalışırken, sizi Moskova'da görmüştüm. | Open Subtitles | رأيتك ذات مره فى موسكو عندما كنت أعمل لدى غرفة التشفير الإنجليزيه |
| Seni önceki gün telefon etmek için çıktığımda görmüştüm. | Open Subtitles | رأيتك في ذلك اليوم, عندما كنا فى استدعاء خارج الثكنة |
| - Kim'i otururken görmüştüm. - Onun kıçı senin kıçın değil. | Open Subtitles | ـ لقد رأيتها تجلس عليها من قبل ـ مؤخرتها ليست مؤخرتك |
| Onu 11. delikte görmüştüm. En son o zaman görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيتها عند الركام الأوّل، هناك حيث رأيتها لآخر مرّة. |
| Kiliseyi salladığını görmüştüm ama böyle bir şey hiç görmedim. | Open Subtitles | رأيتها تزلزل الكنيسة، لكنّي لم أرها تزلزل بهذه القوّة قبلًا. |
| Televizyonda bir keresinde bir şov görmüştüm adamın teki çivi tabancasıyla kafasından vuruluyordu. | Open Subtitles | رأيتُ عرض في التلفاز ذات مرة عن رجل أصيب في الرأس بمسدس مسامير |
| Daha önce ölü insan görmüştüm ama gerçekten öldürüleni hiç görmemiştim. | Open Subtitles | رأيتُ أشخاصاً ماتوا من قبل، لكن لم يُقتل أي واحدٍ منهم. |
| Geniş ekran bir televizyonun kutusunda oynayan çocuklar görmüştüm ve çalabilmek için o televizyonu kimin aldığını öğrenmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | شاهدت بعض الأطفال يلعبون على تلفاز كبير و حاولت معرفة من اشتراه حتى أرى إن كنت أتمكن من سرقته |
| Bu genç doktoru Lam Chi Bo'da görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رايت هذا الدكتور الشاب في لام تشي بو |
| İlk olarak burada o lanet ponponlarından birini görmüştüm. | Open Subtitles | أَتذكّرُ أول شيء رَأيتُ أسفل هنا كَانَ أحد تلك الكلابِ الملعونةِ. |
| Ben Eric Bragg. Sanırım seni geçen gün parkta görmüştüm. | Open Subtitles | أنا، إيريك براغ أعتقد أنني رأيتكِ ذلك اليوم في الحديقة |
| Bir evde, bunların boş alardan birinin etrafında kalkan gibi dizildiğini görmüştüm. | Open Subtitles | و في إحدى الحالات رأيتهم مصفوفين كَدرعٍ واقي حول هذه المساحات الفارغة |
| Bu tarz şeyler için kamplar var. İncil Kanalında görmüştüm. | Open Subtitles | لديهم مخيمات من أجل ذالك لقد شاهدته علي قناة الانجيل |
| Fotoğraflarını görmüştüm ama... burada bariyerin içinde olmak çok farklı birşey. | Open Subtitles | سبق ورأيت الصور لكن المجيء إلى هنا داخل الحاجز مختلف كلياً |
| Kasabadayken görmüştüm. Tüm zaman boyunca orada oturdu. | Open Subtitles | شاهدتها بالبلدة من قبل لقد ظلت جالسة هناك طيلة الوقت |
| Sanırım seni kasabada topallarken görmüştüm, değil mi? | Open Subtitles | اعتقد انى رايتك تحوم فى القريه .. ألم أفعل ؟ |
| Şurada kullanılmayan kargo asansörleri görmüştüm. | Open Subtitles | و نقوم بتفتيش الغرفة تلو الأخرى شاهدتُ مصاعد شحن فارغة هناك |
| Bunu Özel Kuvvetler Yeşil Bereliler operasyon el kitabında görmüştüm. | Open Subtitles | رَأيتُه قبل ذلك في دليلِ الحقلَ للقلنسواتِ الخضراءِ، قوات خاصّة. |