| Bu adi herifler heyecanlanıyorlar ve kuyruk oluşturuyorlar, sanki daha önce hiç görmemişler. | Open Subtitles | تحمس هؤلاء الحمقى ، واصطفوا على أبوابه وكأنهم لم يروا مطعماً من قبل |
| Anlaşılan bu şeylerin yaklaşık yarım düzinesine... - ...birlikte katılmakta sakınca görmemişler. | Open Subtitles | واضح أنّهم لم يروا ما يمنع حضورهم للعديد من هذه المؤتمرات معاً. |
| Bu mümkün mü bilmiyorum, ama görmemişler. Belki biri görmüştür. | Open Subtitles | لا أعرف كيف يكون ذلك مُمكناً، ولكنّهم لمْ يروا شيئاً. |
| Onu bulamadım. Babam Rosslar'ı aradı. Onu görmemişler. | Open Subtitles | لم أستطع إيجاده لقد أتصل أبي بعائلة روس لكنهم لم يروه |
| - Ne olduğunu görmemişler, fakat korkuluklardan düştüğü yerin etrafında, kurbanınkilerle uyuşmayan bir ayak izi bulduk. | Open Subtitles | لم يريا ما حصل لكننا وجدنا آثار حذاء و لم تتطابق مع الضحية قرب الحديد الذي سقط عليه |
| Cep telefonsuz yaşayanlar, henüz bilgisayar görmemişler, evinde elektrik olmayanlar. | TED | هؤلاء الذين يعيشون بعيدا عن الهواتف النقالة, هؤلاء الذين لم يروا بعد حاسوبا, وليس لديهم كهرباء في منازلهم. |
| Acemiler, hiç savaş görmemişler. Ne bekliyorsun? | Open Subtitles | إنهم جُدد، لم يروا المعارك من قبل ماذا تتوقع؟ |
| Kilitli olmayan tek kapı mutfaktakiydi ve çalışanlar da herhangi bir manyak katil görmemişler. | Open Subtitles | الباب المفتوح الوحيد كان باب المطبخ وطاقم المطبخ لم يروا هذا القاتل |
| Şeytanla hiçbir işlerini görmemişler. - Bu mahkemeye saldırı. | Open Subtitles | ولم يروا أي علامة على أنهم تعاملوا مع الشيطان |
| Bizim bulgar gümrükçüler treni görmemişler. | Open Subtitles | ضبـّاط الجمـارك البلغاريـون التابعين لي لم يروا أي قطار |
| Arabayı görmemişler, hiçbir şeyden haberleri yok. | Open Subtitles | لايعرفون الفتيات ولم يروا السيارة ولا أي شىء |
| Doktorlar hayata bu kadar tutunan başka birini görmemişler. | Open Subtitles | الدكاتره قالوا بأنهم لم يروا في حياتهم جسداً يحارب بهذه القوه لكي يعيش |
| 105 no'lu odada kalan müşterilerle görüştüm. Kimsenin girdiğini... - ...veya çıktığını görmemişler. | Open Subtitles | لقد تحدّثت إلى الضيوف في الغرفة 105 لم يروا أيّ أحد يدخل أو يخرج |
| Çünkü daha önce hiç öyle bir şey görmemişler. | Open Subtitles | لأنهم لم يروا أي شبكة أسلاك مثلها من قبل. |
| - Evet. Bir şey görmemişler. | Open Subtitles | لم يروا أي شيء، في الجانب الآخر توجد سيدة القطة |
| Adamlarım onu yalnızca parçalara bölebiliyor ama daha önce hiç böyle bir şey görmemişler. | Open Subtitles | التقنيين تمكنوا من إكتشاف بعض الأجزاء فقط ولكنهم أكدوا لي أنهم لم يروا شيء كهذا |
| Polisler buraya vardıklarında hiçbir şey görmemişler ama yatak kan içindeymiş. | Open Subtitles | حينما وصل رجال الشرطة إلى هنا لم يروا أي شيء عدا الدم على السرير |
| Konuştuğumuz komşular onu haftalardır görmemişler fakat normal olduğunu söylediler. | Open Subtitles | الجيران الذين قمنا بالتحدث معهم لم يروه منذ أسابيع ولكنهم قالوا أن هذا ليس بجديد |
| Komşular onu birkaç gündür görmemişler. | Open Subtitles | لكنّهم لم يجدوا أيّ شئ جيرانه لم يروه منذ أيام |
| Bağlantı yok. Birbirlerini hiç görmemişler. | Open Subtitles | لا ارتباط بينهما لم يريا بعضهما من قبل |
| Toplama başladığından beri Oren'ı görmemişler. | Open Subtitles | لم ير أحد أورين منذ بدء الريث حصادهم |
| Onlar düşman olarak görmemişler. | Open Subtitles | ولم ينظروا اليها كانها العدو. |